12 Aralık 2009 Cumartesi

Güvercin Besleme

Güvercinler, süs güvercinleri, uçucu güvercinler ve besi (etlik) güvercinleri olarak 3 grupta incelenirler. Ülkemizde besi güvercinleri yetiştirilmemektedir. Süs güvercinleri güzellikleri, tüy kalitesi ve şekilleri ile dikkat çeker. Posta güvercini olarak yetiştirilen uçucu güvercinler, takla atabilir, yüksekten uçabilirler. Güvercinlerin 10-18 yıl arasında ömürleri olup, en verimli dönemleri 2-8 yaş arasıdır. Güvercinlere verilecek günlük yem miktarı yaklaşık canlı ağırlığın %10u olup ortalama 40-50 g arasındadır. Su ise ad libitum verilir ve yaklaşık 30 güvercine 1 litredir. Yemleme 1 öğün olup akşamları yapılır. Farklı güvercin ırkları aynı sürede yemlerini tüketemediklerinden, bunların ayrı yemlenmesi gerekir Genç güvercin besisinde; güvercinler, 4 haftada kesim olgunluğu olan 500 g canlı ağırlığa ulaşırlar. Bunlara verilecek olan peletler küçük ve sağlam olmalı, çok az ufalanmalıdır. Çok şekilli yemler ise hayvanlar tarafından reddedilir. Güvercinlere grit amacıyla; küçük taşlar, kireç ve midye kabuğu verilebilir. Özellikle kuş evlerinde, kuluçka s­üresince ve tüy değiştirmeden önce vitamin (vitamin A,D,E, B6, B12) ilavesi gerekir. Güvercinler, yeşil yemlerle de (aslanağzı, genç çayır otları) vitamin alırlar. Kışın ise rasyonlara havuç ilave edilebilir
TÜY DÖKME

Çiftler halinde beslenen kuşlar tüy dökme döneminde birbirlerinin baş, sırt gibi tek başına erişemeyecekleri yerlerini temizler ve kaşırlar. Tek başına yetiştirilen kuşlara ise sahipleri yardım etmeli, güven sağladıktan sonra yavaş yavaş başlarını kaşımalıdır. Bu işlem nazikçe yapılmadığı zaman yeni tüylerin dış keratin tabakaları zedelenebilir. Banyo yaptırılarak kuşların rahatlaması sağlanmalıdır Papağanlar cinsel olgunluktan önce pek çok kez tüy değiştirdiği halde, ispinozlar ilk tüy değişiminden sonra cinsel olgunluğa ulaşırlar. Genç kanaryalar ise, 2 aylık yaşta ilk tüy değişimine girerler. Şiddetli bir tüy dökümü özellikle papağanları çok etkiler, hayvanlar durgunlaşır ve konuşmayı keser. Hayvanlar, tüyler dökülüp yerine yenileri çıkarken huysuz olur ve kaşınırlar. Kanaryalar ve ispinozlar, hazır ticari yem ve mamaları severek tüketirler. Bunlara tüy dökme döneminde haşlanmış yumurta, bira mayası,irmik, bebek bisküvisi veya mısır unundan oluşan bir karışım verilebilir. Kuşyemi ve darı tohum karmalarına giren başlıca yem türleridir.

Renk mamaları: Bazı kuş sahiplerinin göz zevkine uygun olarak tüylerin parlak ve değişik renklerde olması için renk mamaları kullanılır. Bu mamalar düzenli verilmediği taktirde tüyler göze hoş gelmeyen renklere sahip olabilir. Bu durum bir sonraki tüy döküm mevsiminde ancak düzelebilir. Özellikle tercih edilen kırmızı ve turuncu renk pigmentleri ticari renk mamalar içinde yer alabilir. Bunun yanında beta karoten, kırmızı biber, havuç, domates gibi gıdalarda doğal turuncu renk pigmenti vardır.

Yazan: Prof. Dr. Gültekin Yıldız

GÜVERCİN BAKIMININ ESASLARI

GÜVERCİN BAKIMININ ESASLARI

Sevgili Yetiştiriciler, hepimizin ortak merakı olan güvercin yetiştiriciliğinin, güvercin sağlığı bakımından da temelini oluşturan, olmazsa olmaz şeklinde de değerlendirebileceğimiz ana kuralları vardır. Uygulanması gereken kurallar nelerdir kısaca açıklayarak başlayalım;

1. Mutlaka standartlara uygun kümes veya kümesler.
2. Temizlik ve hijyen
3. Sağlıklı damızlık
4. Finansman
5. Zaman
6. Sportmenlik

1.Kümes ;
Kümes deyince aklımıza gelen konu; güvercinlerimizin rahat edebileceği, sağlık koşullarına uygun ,yaşamları süresince barınabilecekleri güvercin evlerinden söz ediyorum. Kümesleri, bahçe kümesleri ,tavan arası kümesleri ve teras kümesleri olarak sınıflandırabiliriz. Kümeslerimizin cephesini , şayet şeçeneğimiz varsa rüzgarın daha ılık estiği, sabah güneşini ve gün boyu güneş ışınlarını alabilen doğu veya güney doğu yönlerine kurarsak kuşlarımızın güneş ışınlarından azami derecede faydalanmalarını sağlarız. Böylece sabahın erken saatlerinde kümesin içersindeki havanında ılıklaşmasını sağlarız. Kümeslerin çok lüks olması önemli değildir ancak ihtiyaçlara cevap vermesi çok önemlidir. Bahçe kümeslerini ve terasta inşa edeceğimiz kümesleri yerden 45cm gibi yüksekliğe kaldırırsak, kümesin altında oluşacak hava sirkülasyonu sayesinde kümes tabanının daima kuru kalmasını sağlarız. İyi bir kümeste dikkat edilmesi gereken en önemli husus kümesin tabanının sürekli olarak kuru kalmasını sağlayan ve kuşlarımızda üst solunum problemleri yaratmayan havalandırma sistemlerinin bulunmasıdır. Bunun için belli zaman dilimlerinde devreye sokacağımız (kuşları yemleme zamanı gibi ) elektrikle çalışan havalandırma sistemlerini tercih edebileceğimiz gibi doğal havalandırma sistemlerini de oluşturabiliriz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus kümes içersinde kuşlarımızı cereyana maruz bırakmamaktır. Bu nedenle kümeslerde tek cepheden, tercihen kümeslerin ön yüzünde alttan açılacak havalandırma delikleri ile kümesin içersine temiz hava girmesini sağlarız. Tavandan açacağımız havalandırma bacaları ile de kümesteki istenmeyen kötü hava ve kokuların dışarıya çıkmasını sağlarız. Böylece kuşlarımızı hava akımlarına (cereyan) maruz bırakmaksızın kümeslerimizin hava sirkülasyonunu sağlarız.

Ayrıca kümeslerde kuşlarımızın yuva ölçülerini ve şekillerini belli standartlara göre dizayn edersek hem kuşlarımız rahat eder hem de yuva temizliğinde bizler rahat ederiz. Standartlara uygun yuvadan kastım; bir çift kuşun yaşamlarını sürdürebileceği, rahatlıkla eşleşip yavrularını büyütebilecekleri, kolay temizlenebilmesi için altında tercihen yuva ızgarası olan, içersinde 2 adet yumurtalık konulabilen, önleri gerektiğinde kapatılabilmesi için yuva önü bulunan, yetiştirdiğimiz kuşların fiziki yapılarına uygun ölçülerdeki yuvaları kastediyorum. Bu yuvaların ölçüleri kişisel olarak değisse de, normal ölçüler 40x60x40 veya 40X70X40 gibidir. Konuyu biraz açmak gerekirse ideal bir yuva 40 cm derinlik, 60 cm genişlik, 40 cm yüksekliktedir. Bu standartlara sahip bir yuvada bir çift kuş, konulacak 2 adet yumurtalık sayesinde aynı anda bir çift yavru büyütürken, bir çiftte yumurtaya yatabilir. Yuva önleri sayesinde ise kuşlarımızı yuva içersine kapatıp, burada eşleştirerek, yemini ve suyunu burada vererek doğacak yavruların istediğimiz çiftlere ait olduğundan emin olabiliriz. Ayrıca yuva önlerine takacağımız mamalıklara yem koyarak, hem yavruya bakan çiftlere yardımcı olabiliriz, hem de yavruların ebeveyinlerine bakarak çabucak yem yemeyi öğrenmelerini sağlarız. Yuva altı ızgaraları ise kuşlarımızın dışkılarıyla temasını kestiği için yemin dışkı ile bulaşması sonucu oluşabilecek olan enfeksiyonların önlenmesinde rol oynayan çok önemli faktörlerden biridir. Ayrıca haftada bir kez bu ızgaraları kaldırmak suretiyle yuvalıkları kolayca temizleyebiliriz.

Kümeslerimizin tabanlarını günlük olarak temizlemiyorsak yere koyacağımız taban ızgaraları sayesinde kuşlarımızın dışkıları ile temasını keseriz. Kuşlar yerdeki dışkılara basmadığı için, bu dışkılar daha kısa sürede kuruyup, temizlik aşamasında ise daha kolay temizlenebilecektir. Kümeslerde kuşlarımızın suluklarını yerden takriben 50cm yükseklikteki sehpaların üstüne yerleştirirsek, içeride uçuşan tozların sulukları kirletmesini belli oranda önlemiş oluruz. Kuşlarımızın mutlaka hergün sularını değiştirip tazeleyelim. Böylece uzun süre suluklarda bayat su kalmayacağından suyun bakteri üretmesini de belli oranda önlemiş oluruz. Günlük verdiğimiz suyu direk çeşme suyu yerine, içersine bir miktar su dezenfektasyonu ilave ederek verirsek, sudan geçmesi muhtemel olan bazı enfeksiyonları önlemiş oluruz. Ayrıca kuşlarımıza yemlerini mutlaka temizlenip dezenfekte edilmiş bir zeminde veya yemliklerde vermeliyiz. Sanırım hiç kimse tuvalette yemeğini yemek istemez. Öyleyse bizlerde kuşlarımıza yemlerini özenle hazırlanmış yemliklerinde sunalım.Alacağımız bu basit tedbirlerle kuşlarımızın sağlıklı kalmalarını sağlamış oluruz.

Standartlara uygun kümes , yuva , tünek vs. örneklerini TGYB'nin fotoğraf galerisindeki salma örneklerinde görebilirsiniz.

2.Temizlik ve Hijyen ;
Temizlik ve hijyenik koşullar hastalıkların kolayca yayılmasını önleyeceğinden, mutlaka uygulanması gereken önemli tedbirlerdir.
Haftalık yapacağımız kümes temizliği, yerleri, yuvaları, yumurtalıkları, tünekleri ve kümeste kullanılan her türlü ekipmanı kapsamalıdır. Kümes temizliği birkaç aşamalıdır. Birinci aşamada kümesteki her yer ve ekipmanlar (yemlik, suluk vs ) temizlenmelidir. Bu periyotta mümkünse elektrik süpürgesi ile kümesteki her yerin küçük tozları alınır. İkinci periyotta ise bir kova içersine konulan bir miktar dezenfektasyon ilacı karıştırılmış ılık su ile bütün yüzeyler silinmek suretiyle, mikropların barınmasına uygun ortam yaratabilecek olan tozlar silinip temizlenir. Son olarak ta dezenfektasyon pompası ile püskürmek suretiyle kümesteki el girmeyen yerlerde dahil olmak üzere her yer dezenfekte edilir. Bu işleme alternatif olarak pürmüz ile yakmayı da deneyebilirsiniz.
Unutmamak gerekir ki yakma metodu da mikropların imha edilmesinde çok etkilidir. Ancak çok dikkatli olunmasını tavsiye ederim. Zira yangın çıkarabilirsiniz veya kendinize zarar verebilirsiniz.

3.Sağlıklı damızlık ;
Damızlık seçimimizi yaparken, kuşun gözle görülebilen ve aranılan vasıfları dışında ,sağlık barometrelerinin de dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Zira sağlıklı yavrular ancak sağlıklı damızlıklardan gelir. Dikkat edilecek olursa doğada sadece en sağlıklı ve en güçlü hayvanlar hayatta kalır ve onlar sürünün damızlığını oluşturur. Bizlerde tabiata fazla aykırı davranmamalıyız. Çok çabuk hastalanan bir damızlık kuşun yavruları da aynı olacaktır.Fakat sağlıklı, her türlü koşullarda hayatta kalmayı başarabilen ve hastalıklara karşı ilaç kullanmaksızın direnç gösterebilen bir damızlık, daima dayanıklı bir soyun atası olacaktır. Bilemiyorum bizler belki de posta güvercini yetiştiricisi olduğumuz için ve bu kuşlar sportif amaçlı yetiştirildiklerinden bu konuda çok hassasiyet gösterebiliriz. Ancak başka ırkları da yetiştirmiş olsaydım, aynı düşüncelerle hareket ederdim.

4.Finansman ;
Kuş bakımı sanıldığı kadar çok basit ve ucuz olmayıp, mutlaka belli oranda finansmana ihtiyaç duyulmaktadır. Bunları belirtmemdeki neden şayet yeni bir arkadaşımız bu hobiye merak salarsa, kendini nelerin beklediğini bilmesi içindir. Bu harcamaları kısaca özetlemek gerekirse; başlangıçta kuş edinebilmek için bir miktar harcama yapılır. Daha sonra kuşun olağan harcamaları vardır.Yem, ilaç, aşı, vitamin, yem katkıları vs. gibi. Form ve Performans ırklarını besleyen arkadaşların harcamaları aşağı yukarı bunlarla biterken, Posta güvercinleri ile uğraşanları daha farklı harcamalar da beklemektedir. Örneğin yarışları tertipleyen organizatörlere yaptıkları harcamalardan dolayı ödenen kuş başı ücret, ayrıca kuşları yarışlara hazırlamak için kişisel arabalarınızla veya yarış arabasıyla yaptıracağınız antrenmanlara harcanan paralar vs. Yaklaşık 80 –100 adet posta güvercini besleyip yarıştıran bir kümesin senelik harcamaları ortalama 1000 $ civarındadır.Bu bakımdan posta güvercini ile profesyonel anlamda uğraşmayı düşünen yeni arkadaşların işin bu yönünü de göz önünde bulundurmalarını tavsiye ederim.

5.Zaman ;
Hangi ırkları yetiştiriyorsanız yetiştirin, mutlaka bakımı için belirli bir zamana ihtiyaç vardır. Bu zaman diliminde eğer hava müsaitse kuşlarımızı mutlaka dışarı çıkarıp havalandırmalıyız. Bütün günü kümeslerde kapalı olarak geçiren kuşların bu özgürlüğe herşeyden fazla ihtiyacı olduğunu unutmayalım. Şayet posta güvercini yetiştiricisi ve yarışçısı iseniz size günde en az iki saat gerekiyor demektir. Sabahları 1 saat, akşamları da bir saat olmak üzere günde iki saat uçurtmak gerekiyor. Başka türlü bu GÖKYÜZÜ SAVAŞÇILARINI formda tutamazsınız.

6.Sportmenlik ;
Her türlü yarış müsabakalarında olduğu gibi güvercin sporunda da yetiştiricinin diğer yetiştiricilere karşı sportmence davranması gerektiğine inanıyorum.Yetiştirici herşeyden önce başkalarının haklarına saygı gösteren, bilgi birikimini paylaşan, dürüst, birlikte aynı hobiyi paylaşan kişilerinde hobilerini yapmalarına imkan tanıyan, başkalarına ait kuşları yakaladığında, mümkünse sahibine iade etmeyi prensip edinmiş ve elindeki ile yetinmeyi bilen bir yapıya sahip olmalıdır. Bunun gerçekleştirilebilmesi içinde mutlaka her yetiştirdiğimiz kuşumuza yıl ve isim markası takılmalıdır. Kuş alımlarında kuş sahibi, sattığı kuşla beraber kuşun markasının karşılığı olan kartını veya pedigresini vererek bir anlamda alıcıya kuşun nüfus kağıdına sahip olma imkanı tanımış olur. Sanırım bu tarzda uygulamalar ile hepimizin korkulu rüyası olan kuş HIRSIZLIĞININDA önüne belirli oranda geçmiş oluruz. Güvercin yetiştirmenin bir AMAÇ değil, bizleri birbirleriyle tanıştıran ve kaynaştıran bir ARAÇ olduğu düşüncesinin, hepimizin bu olaya bakış açısını değiştireceğini tahmin ediyorum. Ayrıca hasta kuşunu bir başka yetiştiriciye satmanın da gittiği yerde doğuracağı sonuçlar açısından son derece sportmenlik dışı bir davranış biçimi olduğunu ifade etmeliyim. Şayet kümesimizde herhangi bir hastalık varsa, bunu çevremizdeki kümeslerin sahiplerine bildirip tedbir almalarını sağlamakta herşeyden önce bir insanlık ve sportmenlik görevidir.

Saygılarımla
Rahmi BOZKIR




GÜVERCİNLERİN YILLIK BAKIMI

Bu yazımda sizlere güvercinlerin bir günlük değil bütün bir yılı kapsayan bakımlarından kısaca bahsetmek istiyorum; güvercin bakımından kastım bir güvercinin bütün yıl boyunca geçireceği devreleri inceleyip, içerisinde bulunduğu şartlara uygun olarak bakılmasıdır. Herhangi bir güvercin için önemli olan devreleri aşağıda belirtmek istiyorum.

1.Tüy dönemi
2.Kış Dönemi
3.Yarış Dönemi
4.Yavru Dönemi

Yukarıda bahsettiğim dönemlerin bazıları sadece Posta Güvercinleriyle ilgili olup diğer ırklarla da uyum göstermektedir. Bu bakımdan her yetiştirici kendi baktığı kuşlarına uygun olarak senelik bakım programları geliştirebilir. Çünkü konunun temel mantığı yetiştirilen her güvercin için aynıdır.

TÜY DÖNEMİ
Yarışlar bittikten sonra veya fantastik güvercin yetiştiricilerinin yavru alma sezonlarının bitiminde yani Eylül ayı itibariyle büyük tüy değiştirme dönemi başlar. Yuva pozisyonuna ve sağlık durumlarına göre kuşlar bu dönemde eski tüylerini düşürüp, yeni tüylerine kavuşurlar. Normalde sağlıklı bir güvercin hiçbir tıbbı müdahaleye gerek duymaksızın bu dönemi en iyi şekilde geçirir. Bu noktadan hareketle kuşlarımız tüy dönemine girmeden önce eşlerinden ayrılıp, erkek ve dişiler ayrı ayrı kümeslere konulmalıdır. Bu sayede kuşlarımız yavru ve yumurta gibi stres arttıran ve tüye girmeyi geciktiren faktörler ortadan kaldırıldığı için daha kolay tüy dönemini geçirirler. Ben normalde Ağustos ayının ilk haftası kuşlarımı ayırırım. Şayet gerek görürsem bazı hastalıklara karşı ön tedavi uygularım. Zira sağlık barometreleri olumlu olmayan kuşlar mükemmel bir tüy dönemi geçirmez. Tüy dönemini en iyi şekilde geçirmeyen bir güvercinden ne yarışçı olur nede damızlık olur. Ayrıca tüy dönemi esnasında kuşlarımıza vereceğimiz antibiyotik türü ilaçlar, kuşlarımızın tüy yapılarında olumsuz etkiler yaratacağı için bütün ön tedavileri bu dönemden önce tamamlamalıyız. Şayet bulunduğunuz ilde kuşlarınızın dışkılarını tetkik ettirebileceğiniz laboratuarlar var ise mutlaka Kurt, Koksidiyoz, Salmonella vs. gibi hastalıklara karşı testlerini yaptırınız. Test sonuçları (+ ) pozitif ise bulgulara göre tedavilerini yapınız. Tüy dönemi kuşlarda çok yoğun stres oluşturduğu için, özellikle bakımı ve alt yapısı iyi olmayan kümeslerde çeşitli hastalıklar baş gösterir. Bazı kuşlar bu dönem öncesinde iyi hazırlanmadığı için tüye giremez ve ölebilirler. Bütün sorunların temelinde sağlık problemleri ve uygun olmayan yaşam koşulları yatar. Bu nedenle kuşlarımızın sağlıklı kalabilmeleri için uygun ortamları sağlamalıyız. Tüy döneminde kuşlarımız yeni tüylerinin oluşabilmesi çeşitli vücut rezervelerini kullanır. Bu nedenle döneme uygun olarak verilecek olan zengin ve bol çeşitli karışımlar içeren Tüy Dönemi Yemlerini tercih etmeliyiz. Ayrıca haftada 1 veya 2 gün sularına multivitamin verilmelidir. Suya veya yeme vereceğimiz sıvı yada toz minerallerde kuşlarımızın iyi bir tüye sahip olmasını sağlar. Bu konuyla ilgili Avrupa da çok çeşitli firmaların tüy programları ve ürünleri mevcuttur. Ben reklama girmemek için burada ürün adı belirtmiyorum. Sizlere tüy döneminde haftada 1 veya 2 gün olmak üzere kuşlarınıza Isırgan Otu çayını demleyip içme suyu olarak vermenizi tavsiye ediyorum. Aslında bu tür bitkisel çayları uzmanların hazırlayıp tavsiye ettikleri oranlarda mevsimine göre vermenizi öneririm. Bu sayede, hazırlanan çayın özelliğine göre kuşlarımızı doğal yöntemlerle hastalıklara karşı korumuş oluruz. Tüy döneminde Sayın Yavuz İşçen'inde yazılarında belirttiği gibi dış ve iç parazitlere dikkat edilmelidir. Haftada en az 2 defa kuşlarımıza banyo yaptırırsak ve bu banyolardan bir tanesine güvercinler için hazırlanmış banyo tozlarını kullanırsak, hem tüylerin dökülmesine yardımcı oluruz, hem de istenmeyen parazitlerden kuşlarımızı korumuş oluruz. Şayet banyo tozu bulamazsanız banyo sularına bir miktar elma sirkesi ve sofra tuzu da katabilirsiniz. Her dönemde bakımın temel taşlarından olan bol çeşitli GRİT (güvercin taşı ) ürünlerini de vermeyi ihmal etmemek gerekir.

KIŞ DÖNEMİ
Genellikle kışın yavru almayı düşünmeyen kümeslerde kuşlar erkek ve dişiler ayrı ayrı tutulur. Bu dönemde kuşlar havalarında kötü gitmesi sebebiyle çok fazla uçurulmaz. Aslında bu dönem posta güvercinleri için dinlenme dönemidir .Zira bu kuşlar baharda ve yazın yeterince dışarıda bulunup, yarışıp, yavru baktıkları için oldukça yorulmuşlardır. Bu nedenle onlara bir nevi kış uykusuna yatıp, bünyelerini toparlamaları için gerekli ortamın sağlanması şarttır. Bu sezonda kuşlara yem olarak yüksek oranda arpa içeren hafif yemler verilir. Böylece aşırı derecede kilo almaları önlenir. Kışın çok soğuk havalarda kuşların yem yeme ihtiyacı artacağından kuşlara ekstradan yem verilmesinde fayda vardır. Kışın ayrıca kuşlarımızın sularına karıştırarak vereceğiniz bir miktar bal veya pekmez gibi doğal ürünler kuşların soğuğa karşı direnmeleri açısından hayati önem taşır.

YARIŞ DÖNEMİ
Kış döneminin bitiminde baharla birlikte yeni yarış sezonu başlar. Bu dönemden genel ilgi alanı olmadığı için çok fazla bahsetmeyeceğim. Kısaca şunu belirtmem gerekirse, bütün kuşlarımızın gerekli görülen hastalıklara karşı ön tedavileri yapılır ve özellikle PARAMİKSOVİRÜS, SALMONELLA, ÇİÇEK gibi hastalıklara karşı önleyici aşıları yapılır. Bu aşılama periyodunu bütün kuşçuların, hangi ırk kuşu beslerse beslesin , kuşlarını eşe atmadan önce yapmalarını tavsiye ediyorum. Unutmamak gerekir ki; 1GRAM TEDBİR, 1 TON TEDAVİYE BEDELDİR.

YAVRU (ÜRETİM) DÖNEMİ
Kuşlarımızı eşe atıp yavru almadan önce dışkılarını test ettirip, gerekli ise hastalıklara karşı tedavileri yapılır. Daha sonra bütün kuşlar eşlenip yavru (üretim) dönemi başlar. Bu dönemde de kuşlarımızın ekstradan vitaminlere, minerallere, aminoasitlere ve yumurta kabuğunun sağlam oluşabilmesi için kalsiyum ve benzeri elementlere ihtiyacı bulunmaktadır. Vereceğimiz bu ürünlerle hem kuşlarımızın kolay yumurtlamasını sağlarız, hem de doğacak yavruların iskelet yapılarının en iyi şekilde oluşmasını sağlarız. Ayrıca bu döneme uygun olarak yemlemede mutlaka uzmanların hazırlamış olduğu DAMIZLIK VEYA ÜRETİM yemlerinin rasyonlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Yavrular 25-30 günlük olunca ebeveyinlerinden ayrılarak kendileri için özel olarak hazırlanmış kümeslere alınır. Böylece kart kuşlar arasında ezilmeleri önlenip yaşıtları arasında daha iyi gelişmeleri sağlanır. Yavrular ayrıldıktan bir hafta sonra Trikonamasis ve Koksidiyosis'e karşı ön tedavileri yapılır. Bu sayede yuvada almaları muhtemel olan enfeksiyonlar baskı altına alınmış olur. Daha sonra bu yavrular özellikle Paramiksovirüs ve Pox'a (çiçek) karşı aşılanır. Bu dönemde yavrulara ilk 3 ay boyunca gelişmelerini en iyi bir şekilde karşılamaları için YAVRU YEMİ verilir.

Burada yeri gelmişken birkaç kelime de Posta Güvercinleri ile ilgili yazmak istiyorum. Düşününki elinde hiçbir pusula veya benzeri gibi yardımcı ekipmanlar olmaksızın, bütün varını yoğunu ortaya koyarak ve her türlü çetin doğa koşullarıyla boğuşarak, atmaca gibi doğal düşmanlarının yanı sıra düşüncesizce onları vuran CANAVARLARINDA engellerine rağmen yuvasına dönmeyi kendine görev arz etmiş olan bir güvercine ancak ve de ancak SAYGI duyulabilir. Bütün bu uğraşlar biz postacılar için sadece ve sadece 1 dakikaya endekslidir. O bir dakika ise kuşun yarıştan eve en önde dönüp ,sevinçle kümes üstünde uçtuğunu gördüğümüz andır. İşte o anda dünya ile ilişkiniz kesilir ve bütün dertleri ve yorgunlukları unutarak bu olağan üstü SAVAŞÇILARA verdiğiniz bütün emeğe değdiğini düşünürsünüz. Yediği yemi fazlasıyla hak eden bu SAVAŞÇILAR'a lütfen gereken saygıyı gösterelim. Hiçbir posta güvercini yetiştiricisi de ‘''O BİR DAKİKAYI UNUTMASIN !





KORUYUCU BAKIM PROĞRAMLARI

Güvercin bakım ve sağlık programı deyince 365 günlük bir periyodu kapsamalıdır. Bir yıllık uygulanacak olan bakım programları güvercinin içersinde bulunduğu yuva pozisyonuna ve mevsimine göre değişir. Bu nedenle güvercin bakım programlarını dönemler itibariyle şu şekilde sıralayabiliriz.

1- TÜY DÖNEMİ PROGRAMI
2- KIŞ DÖNEMİ PROGRAMI
3- ÜRETİM (YAVRU) DÖNEMİ PROGRAMI

Tüy dönemi programı güvercinlerin her sene mevsimsel olarak kanat ve vucut tüylerini yenilediği 1 Ağustos tarihinden itibaren uygulanmaya başlar ve kümesteki bütün kuşların tüyden tamamen çıktıkları tarihe kadar uygulanır. Güvercinin yaşı ve yuva pozisyonu bu süreyi etkilemekle birlikte genel olarak (1 ağustos –1 aralık ) tarihleri arasındaki süreyi kapsar. Unutmamak gerekirki tüy dönemini iyi geçirmeyen güvercinden ne damızlık olur nede yarışçı olur. Tüy dönemi kuşun sağlık barometrelerinin sınandığı en önemli dönemdir. Kuşların tüy döneminden önce Salmonelle, kurt, trikonomasis vb. gibi hastalıklara karşı sağlık durumları kontrol edilir şayet gerek görülürse bu hastalıklara karşı ön tedavileri yapılır. Bütün ön tedaviler Temmuz ayının sonuna kadar bitirilmeli ve Ağustos ayı itibariyle kuşlar tüy dönemi programını uygulamaya hazır hale gelmelidir. Zira tüy dönemine yeterince sağlıklı olmadan giren güvercin bu dönemin yarattığı ekstra STRES nedeniyle hastalıklara ve enfeksiyonlara açık hale gelebilir. Sağlıklı bir güvercin hiçbir tibbi müdaheleye maruz kalmadan bu dönemi en iyi şekilde geçirmelidir. Tüy dönemi esnasında kuşlarımıza zorunlu kalmadıkça kesinlikle ANTİBİYOTİK ve KURT ilacı gibi ürünler verilmemelidir. Zira bu tarz ürünler kuşların tüy yapısını bozar.

TÜY DÖNEMİ
TÜY YEMİ: % 30 MISIR, % 20 BUGDAY, % 10 ARPA, % 10 AK DARI, % 25 BEZELYE, % 5 ASPİR
Bu yemde kullanılan tahıllar içersinde Bezelye yerine diğer baklagiller (fasulye, mercimek, fiy, burçak, çılban) vs. gibi tahıllar kullanılabilir. Aspir yerine ise çekirdek kullanılabilir. Ayrıca 1 kg karşıma 1 yemek kaşığı Keten tohumu ilave edilir.

TÜY PROGRAMI

PAZAR GÜNÜ : TEMİZ SU
PAZARTESİ : DEPOMİN + MULTİVİTAMİN
SALI : TEMİZ SU
YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 (PROBİYOTİK) + SIVI YAĞ
ÇARŞAMBA : NATURALİN (BİTKİ SUYU) + ELMA SİRKESİ
PERŞEMBE : TEMİZ SU
YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 + SIVI YAĞ
CUMA : DEPOMİN + MULTİVİTAMİN
CUMARTESİ : NATURALİN + ELMA SİRKESİ + SARIMSAK

Haftada bir gün kuşlarımıza yeşil salata, havuç, lahana vb. gibi sebzeler verilmelidir.
Haftada 1-2 defa mutlaka BANYO yaptırılmalıdır. Banyo suyuna GÜVERCİN BANYO TOZU katılabilir.
Veya bu suya 10 lt banyo suyuna 20 ml Sirke, 1 avuç Tuz, 2 çay kaşığı Göz taşı, 1 kapak Çamaşır suyu katmak suretiyle güvercinlerin banyo yaparken dış parazitlerden kurtulmalarını sağlayabiliriz.

KIŞ DÖNEMİ
KIŞ YEMİ: % 30 MISIR, % 15 BUĞDAY, % 20 ARPA, % 10 AK DARI, % 20 BEZELYE, % 5 ÇEKİRDEK

Kış dönemi süreci takriben 1 aralık tarihinde başlar ve kuşlarımızı tekrar eşe atacağimiz Mart dönemine kadar sürer. Şayet kışın yavru almayı düşünüyorsak bu program yerine Üretim Programını uygulamalıyız. Kışın şayet yavru almıyorsak kuşlarımız aşırı efor sarfetmeyeceği için fazla kilo alıp yağlanmalarını önlemek için hafif yemle bakılmalıdır. Bu döneme güvercinlerin çok fazla ihtiyacı vardır. Zira diğer zamanlarda uçtukları, yavru baktıkları veya posta güvercinlerinde olduğu gibi yarıştıkları için bünyeleri çok fazla yıpranmıştır. Bu dönemde bu nedenle iyi bir istirahate ve gelecek sezon için bünyelerini dinlendirmeye ihtiyaç vardır. Dikkat edilecek olursa doğada yaşıyan bütün canlılar bu dönemi yavrulamadan istirahatle geçirir. Bu bakımdan bizlerde kuşlarımızı doğalarına uygun olarak bakmalıyız.

Kış döneminde şayet günde bir kez yemleme yapıyorsak kuş başı 30 gr yem yeterlidir. Şayet sabah, akşam olmak üzere günde 2 defa yemleme yapıyorsak kuş başı sabah 10 gram, akşam ise 20 gram vermek suretiyle yemleme yapabiliriz. Sabah az yem vermemizdeki sebep kuşların gün boyu canlı kalması, akşam ise iyice doyurmak suretiyle geceyi tok karnına istirahette geçirmesi içindir. Unutmamak gerekirki sağlıklı ve canlı kuşlar istiyorsak yemleme bunun yegane formülüdür. Kursağı aşırı derecede yemle dolu olan güvercinin sağlıklı kalması çok zordur.

KIŞ PROGRAMI

PAZAR GÜNÜ : TEMİZ SU
PAZARTESİ : SİRKE + BAL
SALI : TEMİZ SU
ÇARŞAMBA : MULTİVİTAMİN
PERŞEMBE : TEMİZ SU
CUMA : SİRKE + SARIMSAK
CUMARTESİ : TEMİZ SU

ÜRETİM (YAVRU) DÖNEMİ
DAMIZLIK YEMİ: % 30 MISIR, % 20 BUĞDAY, % 10 AK DARI, % 35 BEZELYE, % 5 ÇEKİRDEK

Damızlık yeminde kullanılan tahıllar orta boy veya küçük boy olmalıdır.Zira ebeveyinler bu tahılları yavrularına daha rahat sunma imkanı bulmuş olur. Yavru alma dönemi tarih itibariyle her kümese göre değissede genelikle Mart ayının ilk haftası bu iş için uygundur. Zira doğadada canlılar mart ayı itibariyle eşleşmeye ve yavrulamaya başlar. Kuşlarımızı eşleştirmeden önce sağlık barometreleri gözden geçirilir, Salmonella, kurt, koksidiyoz vs.gibi hastalıklara karşı gerekliyse ön tedavileri yapılır. Bu nedenle bu tedavilere kuşlar eşe atılmadan 1 ay önce başlanmalıdır.Tedavilerin bitiminde mutlaka aşıları yapılır. Özellikle PMV 1 (PARAMYXOVİRÜS) aşısı çok önemlidir. Zira bu hastalığın tedavisi yoktur. Sadece aşı sayesinde koruma sağlamak mümkündür. Bunun dışında Salmonella ve Pox aşılarıda vurulmalıdır. Yapılan bu 3 aşı sayesinde kuşlarımızı en tehlikeli 3 hastalığa karşı önlemini almış oluruz.
Aşılama periyotu bittikten 3 hafta sonra kuşlar eşe atılır. Eşe atmadan önce son 3 gün kuşlarımıza döl verimini arttırmak için özellikle E vitamini takviyesi yapılır.

ÜRETİM PROGRAMI

PAZAR GÜNÜ : TEMİZ SU
PAZARTESİ : MULTİVİTAMİN + DEPOMİN + ELEKTROLİT
SALI : TEMİZ SU
YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 + SÜT TOZU + SIVI YAĞ
ÇARŞAMBA : NATURALİN + ELMA SİRKESİ
PERŞEMBE : TEMİZ SU
YEM KATKISI : BİRA MAYASI + Dİ-A-ZYM 256 + SÜT TOZU + SIVI YAĞ
CUMA : MULTİVİTAMİN + DEPOMİN + ELEKTROLİT
CUMARTESİ : ELMA SİRKESİ + SARIMSAK

Yemleme tercihen sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa yapılmalıdır. Kuşlar yavrularına baktıktan sonra önlerine bir miktar yem daha konup kendilerinide doyurmaları sağlanır. Daha sonra yemlikler önlerinden alınır. Akşam yeminde aynı işlem tekrarlanır. Yemi gün boyu önlerinde bırakmamakta fayda vardır. Şayet zaman yetersizliği nedeniyle günde 1 defa yemleme yapılıyorsa bu öğünde bolca doyurulup yuvada yavrusu olan güvercinlere küçük kaplarda ayrıca yem bırakılır. Yavrular yeme düşünce ebeveyinlerinin yanından alınarak özel olarak hazırlanmış yavru kümeslerine konulur. İlk hafta sadece temiz su ve bol miktarda yem verilir. Yem yemeleri ve su içmeleri kontrol edilir. Gerekiyorsa ilk birkaç gün kafaları suluğa sokulmak suretiyle suyun yeri öğretilir. Ertesi hafta 5 gün süreyle Amprasol + Ronidazol sularına verilir. Bu iki ilaç trikonomasis ve koksidiyosise karşı koruma sağlar. Tedavi bitiminde 2 gün süreyle Multivitamin verilir ve PARAMAKSİ aşıları yapılır. Yavrulara yeme düştükten sonra 60 gün süreyle %50 Damızlık yemi + %50 Bezelye verilir. Bu uygulama fiziki gelişimlerini en iyi şekilde tamamlamaları için gereklidir. Yavrular sadece akşamları yemlenmek suretiyle kümeslere daha kolay alışmaları ve terbiye edilmeleri sağlanır. Bu süreçte yavrulara uygulanıcak haftalık program ebeveyinlerle aynı olabilir. Sadece yemleri farklıdır.

ÜRÜN BİLGİLERİ - KULLANIM :
DEPOMİN : Sıvı mineral ve amino asit kombinasyonudur. 1 lt suya 1 çay kaşığı verilir.
MULTİVİTAMİN: İsmindende anlaşılacağı gibi vitamin kombinasyonudur. Bir çok firmanın bu tarzda ürünü mevcuttur. Örnek; Polisamin, Gerwit-w, Rovimix, Vitalyte, Supervit vb.gibi. Bu nedenle kullanım yazmıyorum.
NATURALİN : Güvercinler için hazırlanmış 15 Çeşit bitki suyudur. Özenle hazırlanmış olan karışımı sayesinde güvercinleri sağlıklı tutar. Özellikle sindirim ve solunum sistemine faydalıdır. 1 lt suya 1 kapak atılır.
ELMA SİRKESİ : 1 lt suya 1 tatlı kaşığı
SARIMSAK : Doğal antibiyotik. Kabukları ayıklandıktan sonra havanda ezilerek 1 lt suya 1 diş atılır.
BAL : 1 lt suya 1 tatlı kaşığı.
ELEKTROLİT : Bu ürünüde piyasada faklı firmalara ait bulabilirsiniz. Örnek :Baymiks (bayer), Karserin C gibi.
BİRA MAYASI : 1 kg yeme 1 yemek kaşığı.
DI-A-ZYM 256 : Probiyotik.1 kg yeme 1 yemek kaşığı.
SÜT TOZU : 1 kg yeme 1 yemek kaşığı.

Güvercin sözlüğü

Güzelliği, rengi, yön bulma yeteneğine bağlı haber götürücülüğü, eti ve evcilleşme yeteneği dolayısıyla çok eski çağlardan beri insanoğlunun dikkatini çeken güvercin, birçok ulusta olduğu gibi, doğaya bağlı bir ulus olarak bizde de büyük bir ilgi görmüştür.

Güvercin sözcüğünün gerek en eski Türkçe metinlerde bulunması, gerekse birbirinden oldukça uzak değişik Türk lehçelerinde ortak bir sözcük olarak varlığı, bunun en büyük kanıtlarından birisidir, iş yalnızca eski metinlerde ve değişik Türk lehçelerinde güvercin sözcüğünün geçmesiyle kalmamaktadır. Bugün birçok bölgemizde köklü bir güvercincilik geleneği vardır ve bu gelenek en canlı biçimde yaşamaktadır. Yalnızca Konya il merkezinde yapmış olduğum araştırma, güvercinciliğin Konya’da da ne kadar köklü bir geçmişe dayandığını göstermiştir.


Sınırlı ve belli alanlardaki sözcükleri içine alan Gök Türk Yazıtlarında geçmeyen güvercin sözcüğü. Uygur metinlerinde kögürçgün, kögürçken, kögürçün biçimlerinde geçmektedir (A, Caferoğlu, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, s. 114, İstanbul, 1968), Divanü Lûgati’t-Türk’te kökürçkün olarak geçmekte, kökürgkünleş- «güvercini öndül koyarak yarışa girmek», biçiminde bir de türevi bulunmaktadır (B. Atalay, Divanü Lûgati’t-Türk Dizini, a. 358, Ankara 1943). Kökeni hakkında ise herhangi bir açıklama yoktur. Lehçelerde, Rad., Kkg.-kögürçkön; Rad., Kaz,-kügerçin; Rad., Tob.-kügelsin; Rad,, Kg,-kügörşük; Rad., Komd, Bar.-kögürçün olarak geçmektedir (B, Atalay, Divanü Lûgati’t-Türk Dizini, s. 358, Ankara, 1943). Anadolu ağızlarında, goğercin, güvercin, göğercin, güvercin biçimleri var, Kögörçün (Bashöyük-Kadınhanı-Konya) biçiminin ise Kafkasya göçmenlerinden derlendiği anlaşılıyor (Derleme Sözlüğü, C, VII, VIII).


Güvercin sözcüğünün eski kaynaklarda karşılaştığımız biçimlerini, şu iki ana biçime indirmek mümkündür; kökürçkün, kögürçün.


Kögürçken biçiminin, son hecede ünlü düzleşmesiyle kökürçkün biçiminden geliştiği anlaşılıyor. Kökürçkün ile kögürçgün arasında ise yalnızca -k- (buraya w nin altındaki yatay işaret konacak) -g- değişmesi var. Kökürçkün ya da kögürçün biçimlerinden hangisi asıl biçim olursa olsun, güvercin sözcüğünün Türkçe gök sözcüğünün bir türevi olduğu biliniyor (Hasan Eren, Türkçe Gök Kelimesinin Türevleri, Jean Deny Armağanı, s. 85-89, Ankara, 1858). Kökürçkün, kögürçün biçimlerinin kök < gök sözcüğünün üzerine ek yığılması sonucu ortaya çıktığı anlaşılıyor. Nitekim, aynı yapı özelliğine, aynı eklerin yığılmasıyla Türkçe iki sözcüğünün türevi olan ikirçkün «tereddüt, ikircim; tereddütlü, ikircimli» sözcüğünde de rastlıyoruz (B. Atalay, Divanü Lûgati’t-Türk Tercümesi. C. III. s. 419, Ankara, 1941). Bu örnekler, ikirçkün sözcüğünün iki, kökürçkün sözcüğünün de gök sözcüğünün türevi olduğunu gösteriyor. Bazı sözlük ve ansiklopedilerde (Meydan Larausse, C. 5, s. 463, İstanbul, P. Tuğlacı, Okyanus 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe Sözlük M, İstanbul, T971), güvercin sözcüğünün Moğ. kügercin sözcüğünden getirilmiş olması görüşüne ise katılmak mümkün olmasa gerek.


Bu kadar eski ve yaygın bir sözcüğün, sınırlı bir anlam çemberi içinde kalması düşünülemez. Nitekim güvercin sözcüğü kendi asıl anlamı yanında, gerek yalın durumuyla, gerekse türevleri ve katıldığı birleşik sözcüklerle çok değişik anlamları olan bir sözcük durumuna gelmiştir.


Bunu şu örneklerde görmek mümkündür:
güvercin: Güney yarımkürede, Büyükköpek yakınında yer alan küçük Takım yıldız.
güvercinboynu: Böcek kabuğu gibi yeşil, mavi vs pembe arasında dalgalanan renk.
güvercinbudu: Bir çeşit yumurtalı köfte,
güvercingöğsü: Bk. güvercinboynu. güvercingerdanı.
güvercingerdanı: Bk. güvercinboynu, güvercingöğsü.
güvercinkökü: bot. Menisperrnacea familyasından jatrorhhiza palmata adlı bitkinin kökü.
Güvercinlik 1. Güvercin yetiştirmek için özel olarak hazırlanmış yer. 2. Piyade kayığının kıçında küçük bir kamara veya ambar biçiminde olup, öteberi koymaya yarayan dolap. 3. Kule biçiminde yüksekçe istihkâm. 4. Kalelerde, güvercinliklere benzeyen saklı yer ve gözcü kulesi.
güvercintaklası: 1. Sırt sırta kollarını birbirine kenetleyen üç ya da dört kişinin oluşturduğu koni biçimindeki sırt boşluğunda omuzlara dayanılarak atılan takla 2. Arkaları birbirine dönük elleri dizlerinde olarak eğilen dört çocuk üzerinde perende- atarak geçilen bir çocuk oyunu, güvercinyuvası: 1. anat. Beyincik dilciğinin yan kanatları ile tarin kapaklarının meydana getirdiği çukurluk. İçinde beyincik bademciğinin üst ucu bulunur (kırlangıçyuvası da denir). 2. tiy. Eski İngiliz tiyatrolarında, ancak bir insan başı büyüklüğünde görüş deliği olan tiyatro locası.


Bu kadar eski ve yaygın bir sözcüğün yer adlarına yansımaması mümkün değil. Nitekim eski ve yeni birçok yer adında güvercin sözcüğünü görüyoruz. Güvercin (Arpaçay-Kars), Güvercin (Osmancık-Çorum, Ş.Karahisar-Giresun. Elbistan-Maraş, Nevşehir-Niğde, Fatsa-Ordu, Havza-Samsun), Güvercinlik (Gümüşhane) muhtarlıklarının; Güvercinlik (Bolaman-Fatsa-Ordu, Azdavay-Daday-Kastamonu), Göğercinlik (Akmeşe-İzmit-Kocaeli) mahallelerinin; Güvercinlik (Zıvarık-Cihanbeyli-Konya) yaylak ve Güvercinlik (Etimesgut-Ankara) çitliğinin adları (bk. Türkiye’de Meskûn Yerler Kılavuzu 1, Ankara, 1946). güvercin sözcüğüne dayalı yer adlarımızın çokluğunu gösterir. Bunların yanında. Güvercinlik Biga sancağında ve Biga yakınlarında bir küçük kasaba olup. H. 831 tarihinde II. Sultan Murat Han tarafından fetholunmuştur. (bk. Şemsettin Sami, Kâmusü’l-a’lâm, C. 5, s. 3924, İstanbul, 1314), Güvercinlik (Sırpça adı: Golubaç, Macarca adı: Galamboç) Yugoslavya’nın Sırbistan bölümünde, Tuna’nın sağ kıyısında bir kasaba, (Türk Ansiklopedisi, C. 18, s. 235-237, Ankara. 1970). Güvercinkaya (Deniz haritalarında Pigon 1. ek. Makro). Kuzey Suriye’de Akdeniz kıyısındaki- Basit (Podision) burnunun kıyısında ve Akra dağının güneybatı eteğinde bir adacık (bk. Meydan Larausse) güvercin sözcüğünün, eski devirlerden beri hem Türkiye’de hem de Türkiye dışında yer adı olarak kullanıldığını göstermektedir. 1/500000 ölçekli Yeni Türkiye Atlası’nda. Güvercin, Güvercinli, Güvercinevleri. Güvercinlik biçiminde sekiz köy adı verilmiştir (Yeni Türkiye Atlası, M.S.B. Harita Genel Müdürlüğü, Ankara, 1977). Yazılı kaynaklara geçmiş bu çiftlik, yaylak, köy, mahalle, kasaba, şehir adlarının yanın da yazılı kaynaklara geçmemiş daha birçok yer adının bulunabileceğini kabul etmek yanlış olmasa gerek.


Konya’da güvercinciliğin oldukça eski bir geçmişi var. Bu konuda elde kesin belgeler bulunmamakla birlikte, yerleşmiş kuşçuluk gelenekleri Konya’daki güvercinciliğin geçmişinin Selçuklulara kadar çıktığını gösteren güçlü belirtilerdir. Ayrıca sözlü anlatılar da bunu destekler nitelikledir. Konya’nın ünlü kuşçularından Av. Mehmet Ali Apalı, Konya’da kuşçuluğun Selçuklular zamanında başlamış olabileceği görüşünde. Ayrıca Konya’ya özgü bir güvercin türü olan Selçuklu güvercinlerini de Selçukluların Orta Asya’dan getirdikleri kanısında. Buna kanıt olarak da bu güvercin türünün Konya dışında hiçbir yerde bulunmayışını gösteriyor. (bk. Mahmut Sural, Konya’da Kuşçuluk ve Kuşçular I. Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, sayı: 352, s. 3483-848o, İstanbul, 1978). Yine Konya’nın tanınmış kuşçularından Av. Ahmet Onacak, Konya’ya kuşçuluğun. Selçuklularla geldiği «Malazgirt savaşından sonra Konya’da kurulan Selçuklu Devleti sultanlarına, vezirlerine hediye olarak pek çok güvercin gönderildiği» görüşünde (Bk. M. Sural. Konya’da Kuşçuluk ve Kuşçular III. T.F.A. Dergisi, sayı: 356, s. 8602-8604. İst, 1979). Konya’daki yaygın inanışa göre Mevlâna da güvercin beslemiştir. Bu nedenle çelebiler de kuş beslemiş ve çelebiler arasından ünlü kuşçular yetişmiştir (bk. a. g. röportaj II. T.F.A. Dergisi, sayı: 353, s. 8521-8523).


Bugün güvercincilik Konya’da oldukça yaygın durumda. Biri Mevlânâ Türbesi yanındaki Mevlâna Kuşçu Kahvesi, diğeri salmacıların kahvesi olarak bilinen. Amele Pazarı’nda. caddenin sağında ikinci katta olmak üzere iki de kahvehaneleri var. Bu kahvehanelerde güvercin üzerine söyleşiler ve güvercin alışverişleri yapılmakta. Konya’da güvercinlerin 50 T.L. ile 10.000 T.L. arasında alınıp satıldığı söyleniyor. Güvercinin değeri görünüş güzelliğinden, damarlı ve yiğit oluşundan, oyun yeteneğinden gelir. Selçuklu türünde görünüş güzelliği, Mardinli ve taklambaç türlerinde ise görünüş güzelliği yanında oyun yeteneği de aranır, iyi güvercinlerde Selçuklu ile Mardinlinin fiyatları aşağı yukarı aynı.


Güvercinler, özel kümeslerde besleniyor. Kümesler çoğunlukla toprak kerpiçten yapılmış, ortalama 2×2 ya da 1.5×2 m. genişliğinde, 1,5-1.80 m. yüksekliğindedir. Kümesler iki bölümdür. Tel örgülerle çevrilmiş yazlık bölüm ve kerpiçten örülmüş kışlık bölüm. Büyüklükleri aşağı yukarı aynı alan yazlık bölümle kışlık bölüm arasında, üzerinde güvercinlerin geçebilecekleri büyüklükte bir delik bulunan bir kapı vardır. Güvercinler iki bölüm arasında istedikleri gibi hareket edebilirler. Asıl barınma yeri kışlık bölümdür. Duvarlara yerleştirilmiş olan kutular veya küçük sandıklar içinde tünerler, orada yavrularlar. Her odada rahat etmelerini engellemeyecek sayıda güvercin vardır. Güvercinlerini dışarı bırakanlar yanında sürekli kümeste besleyenler de var.


Güvercinler, sert buğday, küçük mısır, burçak, fiğ ve arpa ile besleniyor. Kışın çoğunlukla burçak veriliyor. Kümesleri her gün temizlenen güvercinlere yine her gün taze su veriliyor. Mikroplardan arındırmak için sularına onbeş günde bir eriton katan veya sağlıklarını korumak için vitamin hapları veren kuşçular var. Konya’da güvercin gübresi, daha çok çiçeklere ve sebzelere, seyrek olarak da ağaçlara atılıyor.


Konya’nın asıl yerli güvercinleri halk arasında daha çok enseli olarak bilmen Selçuklu türü ile taklambaçlardır. Bunların yanında Konya’ya sonradan geldiği herkesçe bilinen Mardinli türü ile Çorumlu-Mardinli, gut. demkeş, Musullu ve ganrık türleri vardır. Çoğunlukta olup herkesçe beslenen güvercin türleri ise Selçuklu. Mardinli ve Taklambaç türleridir.


Selçuklu türü güvercinler, ense. kuyruk ve renklerine göre, Mardinli türü ile taklambaç türü güvercinler ise renk. tüy, ve oyun durumlarına göre çeşitlere ayrılırlar. Selçuklu türü güvercinlerde görünüş güzelliği, taklambaçlarla Mardinli türü güvercinlerde ise görünüş güzelliği ile uçuş ve oyun özelliği aranır. Bu yüzden Selçuklu türü güvercinler çoğunlukla Kümeslerde beslendiği halde, Mardinli ile taklambaçlar uçuş için bırakılırlar.


Selçuklu türü güvercinlerin renklerine göre bugün bilinen çeşitleri ak. kara, gök, çopur ve akkuyruk karadır. Avukat Mehmet Ali Apalı, Selçukluların Orta Asya’dan yalnız ak. kara ve gök türlerini getirdiklerini, ak ile karanın eşleştirilmesinden akkuyruk karayı, ak ile gök’ün eşleştirilmesinden de çopur’u, Selçukluların elde ettiğini tahmin ediyor (a. g. röportaj II. T.FA. Der., sayı: 353, s. 8521-8523). Aynı görüşü paylaşan başka kuşçular da var. Güvercin meraklılarından Muzaffer Öztermiyeci’ye göre gök ile ak’ın eşlemesinden enseli karakuyruk çopur, enseli gök, çopur; ak ile karanın eşleşmesinden enseli ala, enseli mavrullu kara, akkuyruk kara, yanı telli, böğrü telli, üstü telli kara; çopur ile çopurun eşleşmesinden %80 pal, %15 çopur. %5 enseli ak elde edilir.


Selçuklu türü güvercinler kuyruk biçimlerine göre açık ense, açığın dolması, sokma kuyruk, dalma; ense biçimlerine göre ise kılıncına ense, köprülü ense çeşitlerine ayrılıyor. Konya’dan derlediğim sözcüklerin çok sınırlı bir kısmı, ancak beş altı tanesi sözlüklere girebilmiştir. Derleme Sözlüğü’nde güvercinle doğrudan doğruya veya ikinci dereceden ilgili yüz kadar sözcük derlenmiştir. Bu sözcükler içinde Konya merkezden derlenmiş sözcüğe rastlayamadım. Ancak, Konya ilinden güdün «güvercinlerin ayağına takılan küçük çıngırak» (Sille-Konya), kundala “devetüyü renkli güvercin” (Karaman-Konya) sözcüklerine rastlayabildim. Bunları da Konya içinde kullananı görmedim. Konya’dan derlediğim sözcüklerden. Derleme Sözlüğü’nde bulunanlar oldukça az. Bunlar ala Mardinli «bir çeşit güvercin» (Merzifon-Amasya), dalı kara «omuzunda kara tüyleri olan beyaz güvercin» (Çorum), kuğurmak «güvercin ötmek» (Sandıklı-Afyon. Bor-Niğde). tülemek «kuş tavuk vb. kanatlı hayvanlar tüy değiştirmek» (Türkiye’nin bir çok yerinde), vizik (vizzik) «güvercin palazı» (Bolu; Merzifon-Amasya; Corum), cızık «güvercin yavrusu» (Düzce-Bolu; Eskişehir; Kastamonu) (Bu sözcük Konya’da cızzık biçimindedir) sözcükleridir (Derleme Sözlüğü l-XI, 1963-1979, Ankara). Derlenen sözcüklerden edebi dilde kullanılıp ala «karışık renkli, alaca», devetüyü «devetüyü renginde olan», felç «inme, nüzul», kuğurmak “(güvercin) ötmek”; anaç «yavru ya da yemiş yetiştirecek duruma gelmiş olan (hayvan ya da ağaç)», yad ti. Başka, 2. Yabancın (Türkçe Sözlük. Ankara, 1974), demkeş «daima öten bir cins güvercin», (F. Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ans. Lügat, Ankara, 1962) gibi sözlüklerde bulunan sözcüklerin bir kısmına da az çok özel bir anlam verilmiştir.


Güvercinlerin renklerini, türlerini, çeşitlerini, biçimlerini, hareketlerini, yaş durumlarını anlatmak için, değişik yollara başvurulduğunu, bunun için ala, kara, ak, gök, boz, bozlak, devetüyü, külümsü gibi renk adlarından, kanat, kuyruk, bel, tüy, kafa, ense gibi organ adlarından çokça yararlanıldığını görüyoruz. Bunun yanında renk ve organ adlarıyla sıfat ve ad tamlamaları yapma yoluna gidilmiş: gök Mardinli, boz zidgara, bozlak Musullu, küfümsü elifli, gök elifli, karakafa karakuyruk, karyağdı elifli, akkuyruk kara, karakuyruk çopur, karakuyruk alası…


Sözcükleri yapıları bakımından incelediğimizde beş öbeğe ayırabiliriz: 1. Yalın sözcükler: ak, kara, gök. boz, baş, bıyık, çopur, ola… 2. Türemiş sözcükler: anaç, çimkeli, indirmeli, eğriceli, kapağan. açık, dolma. taklambaç… 3. İki sözcükten ad, sıfat ya da insat öbeği biçiminde yapılmış sözcükler: ala Mardinli, bir esnek, bozlak çallı, böğrü telli, damüstü, dalı kara, enseli gök… 4. Üç sözcükten ad ya da sıfat tamlaması biçiminde oluşturulan sözcükler: açık devetüyü, akkuyruk kara, benekli sıçantüyü, çakal gök çallı, karakuyruk alası, karyağı elifli… 5. Dört sözcükten sıfat tamlaması biçiminde oluşturulan sözcükler: kuyruğu beyaz sıçantüyü, karakafa karakuyruk, kanadı telli sıçantüyü. kuyruğu beyaz zidgara… Çoğunlukta olan ad soylu sözcüklerin yanında sınırlı olarak eylemlere de yer verilmiştir: atla-, ayrıl-, çekil-, kız-, sağ-, sürükle-, yürü-, üfle-… Derlenen 286 sözcükten 136′nın yalın ve türemiş 150′nin ise ikili, üçlü, dörtlü tamlamalar biçiminde olması, tasviri bir dil kullanıldığını gösteriyor. Halk sanatındaki renkliliği akkuyruk kara, külümsü gök çakal, kuyruğu beyaz gök Mardinli, karakafa karakuyruk, kanadı telli sıçantüyü… sözcüklerinde görmek mümkün. Sözcüklerin büyük çoğunluğu Türkçe: ak, ala, gök, kara, yeşil, devetüyü, külümsü, anaç, bıyık, boz, bozlak. eğriceli, dik, dıkdık, kuğurmak, salma, Selçuklu, sürmek, ulumak, vizzik, oyun, kırma, sağmak, kanat, kuyruk… Türkçe sözcüklerin yanında çoğu halk diline yerleşmiş yabancı kökenli sözcükler de var: apraş. deste, badanas, demkeş, gut. difteri, veba, fişek, fener, mukluf, pul, nergiz, nuska, perçin, zırh, ebrulü… Alıntı sözcüklerden bazıları ise tanınmayacak kadar değiştirilmiştir: zid (zift’ten) zidgara (zift kara’dan).


Güvercincilikle ilgili sözcüklerin sürekli bir değişim ve gelişim içinde olduğu görülüyor. Eski sözcükler bir yandan unutulmaya, unutulmayanların anlamlarında da birtakım kaymalar ve karışmalar olmaya başlamış. Nitekim eski sözcükleri yalnızca Mehmet Ali Apalı’dan derleyebildim. Sözcüklerdeki anlam karışmalarının da bu değişim ve gelişimle ilgili olduğunu sanıyorum. Öbür yandan eski sözcüklerin yanına yenileri katılmaya başlamış: zencir, zencirli yanında aynı anlam için cırcır, cırcırlı, (halk arasında fermuar anlamında kullanılıyor) sözcükleri kullanılmaya başlamış. Yeni tür güvercinlerin gelmesi de yeni sözcükler doğuruyor. Mardinli türü güvercin Konya’ya gelmeden önce, Mardinli türüyle ilgili sözcüklerin bir çoğunun kullanılmadığını söyleyebiliriz. Son yıllarda Konya’ya yeni bir güvercin türü daha gelmiştir: Almanya kuşu ya da Almanya güvercini diye adlandırılan güvercin. Almanya’dan getirilen ve daha çok salmacıların rağbet gösterdiği bu güvercin türü de güvercincilikle ilgili sözcüklere mutlaka yeni sözcükler katacaktır.


Konya’da güvercinlerle ilgili sözcükleri derlemek için uzun denebilecek bir çalışma yaptım. Bu konuda titiz davranışımın nedeni, olabildiğince yanlışlara düşmemek, eski ve yeni bütün sözcükleri derlemek, sözcüklerin anlamlarında kuşçular arasında görüş birliği sağlamak, varsa sözcüğün ikinci ve üçüncü anlamlarını da derlemekti. Konya’da güvercincilikle ilgili sözcüklerin çok büyük bir kısmını, hemen hemen tümünü derlediğimi söyleyebilirim. Bunun yanında dikkatten kaçmış birkaç sözcük kalmış olabilir. Az da olsa derlediğim bazı sözcüklerin anlamında, görüştüğüm bütün kuşçuları birleştirebildiğimi söyleyemem. Anlamında uzlaşma sağlayamadığım sözcükler için ileri sürülen anlamları, 1., 2., 3. anlam olarak vermeyi uygun buldum. Örneğin, sırma ve kalem sözcükleri, bunlar arasında. Sırma ile kalem sözcüklerini eş anlamlı sayanlar yanında, sırma kanatta, kalem kuyrukta olur diyenler de var. Ben sözcüğe l, 2. anlamlar diye iki anlam verdim. Tek kişiden derlediğim sözcüklerde derleme yapılan kişinin adını parantez içinde verdim. Derlemelerim sırasında bana ilk bilgileri veren ve beni bir çok kuşçuyla tanıştıran Fakültemiz elemanlarından Mehmet Büyükgidiş’e bilgilerinden yararlanmamda bana her türlü kolaylığı gösteren Mehmet Ali Apalı’ya. Süleyman Nâçar’a, Ahmet Pekkirişçi’ye. Muzaffer Öztermiyeci’ye. İbrahim Ulu’ya, Cevat Aksel’e, Ahmet Gülüvar’a ve burada adını sayamadığım diğer kuş meraklılarına teşekkür etmek benim için bir görev olmuştur.


————————————————————————————————————-
açık devetüyü : Açık devetüyü renginde olan güvercin. Mardinli türünde olur.
açık ense : Kuyruğunun içi boş olan Selçuklu türü güvercin. Kılıncına dolmaya göre daha az değerlidir. Selçuklu türü güvercinlerin bütün renklerinde olabilir.
açık gök Musullu : Musullu güvercinin açık gök renkte olanı. açığın dolması : Kuyruğunun alt kısmı açık üst kısmı dolma olan güvercin. Selçuklu türünde olur.
ağız hastası : Nezle olan ya da ağzının içinde çatlak olan güvercin.
ağızlamak : (Güvercin) Havaya doğru diklemesine uçmak. (bk. Namlıyı dikmek)
ahır kuşu : Demkeş ve gut türü güvercin. Ahırlardaki örümcekleri yerler, (bk. demkeş, gut).
ak ganrık : Enseli ganrık’ın ak olanı.
akkuyruk kara : Gövdesi ve kanatları kara. kuyruğu ak olan Selçuklu türü güvercin. Kılıncına dolma olanları daha değerlidir. Gözü beyaz. yeşil, kırmızı olanları vardır. Kızıl gözlüler diğer enselilerle karışmadan meydana gelir, değersizdir. Gözü. büyük çerçeveli ve beyaz olanlar değerlidir.
ak Mardinli :Tamamen beyaz olan Mardinli türü güvercin (bk. Beyaz Mardinli).
ak taklambaç : Tamamen beyaz renkli olan taklambaç türü güvercin.
ala : 1. İki renkli olan güvercin. Daha çok akkuyrukla beyaz karışımından olur (bk. enseli ala). 2. Başı siyah, diğer tarafları beyaz taklambaç (bk. karakafa). 3. Başı ve kuyruğu siyah, diğer tarafları beyaz olan taklambaç (bk. karakafa karakuyruk).
ala ganrık : İki renkli olan enseli ganrık güvercin.
ala Mardinli : Siyah beyaz karışımı Mardinli türü güvercin.
anaç : Muklufluktan çıkıp eş olan güvercin. Eş olan güvercinin erkeğine de dişisine de anaç denir. Anaçlık devresi 10-12 yıl sürer.
antak kalmak : Belirli bir vakit ya da saat üzerinde anlaşmak.
apraş : Değişik türdeki iki güvercinin eşleşmesinden olan yavru (M- A. Apalı.)
arka takkalı : Başının arkasında takke olan güvercin.
atlamak : Erkek güvercin eşleşmek için dişi güvercinin üzerine çıkmak (M. A. Apalı)
atmak : 1. Güvercinler yürükte uçarlarken bir ya da birkaç güvercin bu uzun uçuşa dayanamayıp halkadan, oynayarak veya sağarak aşağıya doğru gelmeye başlamak. Buna. attı denir. Eylem yalnız attı biçiminde kullanılır. 2. Güvercincinin güvercini eliyle havaya doğru fırlatması. 3. Güvercinin takla atması [M. Büyükgidiş).
avvuk çekmek : Erkek güvercin dişi güvercini eşleşmek için çağırmak.
ayrılmak : Yad ya da kuşçuya ait güvercinlerden biri veya birkaçı uçuş düzeninden ayrılmak. Örneğin, gök ayrıldı, yad ayrıldı denir. Eylem yalnız, ayrıldı biçiminde kullanılır (M. A. Apalı).
azı : Kanat tüyleri, kanatlardaki büyük tüyler. Dıştan içe doğru 8-10 tele azı denir. Uçuşu bunlar sağlar.


badanas : Güvercinin çiftleşme, yumurta yapma dönemi. Badanas dönemine giren güvercin ortalama 10-15 günde yumurtlar. Badanas döneminde erkek, dişinin peşine düşer.
badanasa binmek : Yumurtlama dönemi yaklaşmış dişi güvercinin arkasına erkek güvercin düşmek. Erkek güvercin dişiyi kovalar. Bu görüldüğü zaman badanas dönemi başlar.
badanasa girmek : Güvercin çiftleşme zamanındaki durumda olmak. Dişi yatar erkek üzerine çıkar, bazen de erkek yatar dişi onun üzerine çıkar.
bağdadiye : İrice bir güvercin türü. Gagası uzun ve kalın, burun delikleri belli, burnunun üzeri etli, ayakları paçasız, göz rengi turuncu veya kırmızı, gözleri büyük; göz çevresi tüysüz, kırmızı ve kabarık etli; ayakları büyük ve kırmızı, ayak parmakları uzun, boynu uzun ve aşağıya doğru yay çizen, kartal görünüşünde olan bir güvercin türü. Her rengi olmakla birlikte çoğunlukla siyahtır. Hızlı döğüşür. Burnunun üzerindeki et büyük ve gözü kırmızı olanlar değerlidir. Oyunsuzdur. Çok uçar. Salma kuşudur. Vücut ağırlığı 500-600 gr. gelebilir. Bir kilo gelenleri de vardır. Konya’da pek bulunmaz.
balrengi limonlu : Balrenginde olan güvercin. Mardinli türünde olur. Kanadının üzerinde balrengi sırma olabilir.
barana : Güvercinlerin toplu halde uçması.
basışmak : Erkek güvercin çiftleşmek için dişi güvercinin üzerine çıkmak
beli gara : Beli siyah, diğer tarafları beyaz alan güvercin. Ak Mardinli ve taklambaçta olur (bk. yamalı, dalı gara, sırtı gara).
benekli sıçantüyü : Üzerinde kahverengi benekler olan sıçantüyü rengindeki güvercin. Mardinli türünde olur.
beyaz Mardinli : Beyaz renkte olan Mardinli türü güvercin (bk. Mardinli).
bıyık : Ağızla göz arasındaki tüy dönmesi, tüyün ivinti halinde dönmesi. Tek taraflı veya çift taraflı olabilir. Tek tarafta olana tek bıyık, iki tarafta bıyığı olana bıyıklı veya çift bıyıklı denir. Çift bıyıklılar daha makbuldür. Bıyık Mardinli türünde olur. Selçuklu ve taklambaç türlerinde bıyık olmaz.
bıyıklı : iki tarafta da bıyığı olan güvercin. Mardinli türünde olur.
bir esnek : Şahadet parmağı ile başbarmağın u harfine yakın biçimde, ortalama 8 cm. açılmasıyla belirlenen bir ölçü birimi. Selçuklu türü güvercinin ufak yapılısı makbuldür. Kuşçu güvercini değerlendirirken ölçer. Güvercinin göğsü ile kuyruğunun sonu bir esnek olmalıdır. Bu ölçü Selçuklu türü güvercinler için geçerlidir. Taklambaç için kullananlar da var.
boncuk : Güvercinlerin ayağına takılan boncuk. Nazar değmemesi ve kuşları birbirinden ayırt etmek için takılır. Genellikle mavidir.
bozlak : Göğsü, kuyruğu ve sırtı sarımtırak, kanatları ve kuyruğu üzerinde sırması ve kalemleri olan güvercin. Mardinli türünde olur.
bozlak çallı : Vücudu ve kuyruğu bozlak, kanatları beyaz, paçaları kesme beyaz, gıdık altında zincir olan güvercin. Mardinli türünde olur.
bozlak elifli : Kanatları, kuyruğu ve başı beyaz, vücudu boz olan güvercin. Mardinli türünde olur.
bozlak Musullu : Boz renkli olan Musullu güvercin.
boz zidgara : Rengi mat siyah, uçuk siyah olan güvercin. Taklambaç ve Mardinli türünde olur. Taklambaçta boz zidgara makbul değildir. Mardinli türünde ise güvercinin değerini azaltmaz.
böğrü telli : Beyaz olan kuyruğunun üstüyle yanı arasında bir veya iki koyu renk tel bulunan güvercin (M. A. Apalı).
bulutlu : Koyu küf renkli güvercin. Daha çok külümsü denir. Mardinli türünde olur {bk. külümsü).
burma : 1. Ağızla göz arasındaki tüy dönmesi, tüy ivintisi. Bıyık da denir (bk. bıyık). 2. Başın önünde yukarıya doğru kalkan tüy tutamı, demeti. Perçem veya ön takka da denir {bk. perçem, ön takka).


cılk yumurta : Hiç gelişmeden bozulan yumurta.
cırcır : Çene altından boyuna doğru inen siyah beyaz zincir. Mardinli türünde olur (bk. zencir) (î. Ulu).
cırcırlı : Boynunun altında siyah beyaz zinciri olan güvercin. Mardinli türünde olur (İ. Ulu).
cızzık : Muklufluk devresine girmemiş güvercin yavrusu (bk. vizzik).
çakal : Güvercinin başındaki beyaz cimkeler. beyaz benekler. Mardinli ” türünün diğer renklerinde de olmakla birlikte deha çok çallı cinsinde bulunur. Çakal daha çek Mardinli ve taklambaç tüllerinde olur. Selçuklu türünün ise kare ve gök’ünde olmaz. Yalnız çopur cinsinde olur. Selçuklu türünün diğer çeşitlerinin başında çakal bulunursa makbul değildir. Başında çakal bulunan Mardinli türü güvercinler, çakal zidgara, çakal gök, çakal bozlak, çakal devetüyü, çakal çallı, çaka! gök çallı, çakal elifli, çakal limonlu çeşitlerine ayrılır. 2. Çopur güvercin terde, baştaki grinin tam ortasında gagadan başa doğru çekilmiş olan beyaz hat. Çopurda makbuldür, diğerlerinde makbul değildir (M. A. Apalı).
çakal bozlak : Başında beyaz çimkeler. benekler bulunç n güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal çallı : Başında beyaz çimkeler, benekler bulunan, vücudu ve kuyruğu siyah, kanatları beyaz, paçaları kesme beyaz olan güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal çopur : Baştaki gri rengin tam ortasında gagadan başa doğru beyaz bir hat çekilmiş olan çopur güvercin (M. A. Apalı)..
çakal devetüyü : Başında beyaz çimkeler. benekler bulunan ve devetüyü renginde olan güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal elifli : Başı, kanatlan, kuyruğu ve paçaları beyaz, vücudu siyah, gök, bozlak vb. renklerde olan ve başında beyaz çimkeler, benekler bulunan güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal gök : Başında beyaz, çimkeler, benekler bulunan güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal gök çallı : Başı. kanatlan, kuyruğu ve paçaları beyaz vücudu flok olan ve başında beyaz çimkeler, benekler bulunan güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal limonlu : Başında beyaz çimkeler, benekler bulunan ve vücudu açık balrengi olan güvercin. Mardinli türünde olur.
çakal zidgara : Başında beyaz çimkeler, benekler bulunan zidgara güvercin. Mardinli ve taklambaç türlerinde olur.
çakır : Mavi hareli, bej hareli göz. Gözü mavi hareli ya da bej hareli olan güvercin. Çopurda ve taklambaç çallıda olur. Çopurda gözün biri siyah diğeri çakır olur. Çakır gözün yarısı çakır, yansı siyahtır. Çakır kısım, gözün alt yarısında, üst yarısında, ya da yan tarafında olabilir. Taklambaç çallıda gözün ikisi de çakır olabilir.
çalı : Çopurun kanadındaki beyaz teller, Çalı çopurda olur. Çalılı çopur makbul değildir.
çallı : Vücudu ve kuyruğu siyah, kanattan beyaz olan güvercin. Taklambaç ve Mardinli türlerinde olur. Göğsünde zincir ölür. Paçalar kesme beyazdır. Kanattaki beyaz teller her iki yanda 6-6, 7-7. 8-8 olabilir. Beyaz teller 7-8 olanlar makbuldür. Kanat telleri arasında siyah teller olursa bozuktur, makbul değildir. Çallı denince siyah beyaz renk anlaşılır. Asıl çallılar siyah beyaz olmalıdır. Taklambaçların çallısı siyah-beyaz olur, başka rengi olmaz. Mardinlilerde, siyah-beyaz çallı yanında gök çallı, devetüyü çallı. limonlu çallı, külümsü çallı, karyağdı çallı da olur.
çatal kuyruk : Kuyruk telleri ortadan ikiye ayrılmış gibi görülen güvercin. Kuyruk telleri 7-7 toplam 14 olur. Bu sayı 15 veya 16 olabilir. Mardinli türü zidgaralarda olur. Zidgara karışımlarının bazılarında da çatal kuyruk olabilir.
çatlak : Güvercinin ağzının içinde çıkan çıban (bk. ağız hastası).
çekilmek : Güvercin uçarken en yükseklere kadar gitmek. Örneğin kuşlar çekildi denir (M. A. Apalı).
çift bıyıklı : iki tarafta da bıyığı olan güvercin.
çift takkalı : Önde ve arkada takkesi olan güvercin. Basının önünde ve arkasında yukarıya doğru kalkan tüy demeti olan güvercin.
çimke : Güvercinin üzerindeki siyah benekler. Mardinli ve Musullu’da olur.
çimkeli bozlak : Üzerinde siyah benekler olan bozlak güvercin. Asıl olarak Mardinli türünde olur.
çimkeli bozlak Musullu : Üzerinde siyah çimkeler olan Musullu güvercin. Tür olarak Mardinli’ye girer.
çimkeli açık gök Musullu : Üzerinde siyah çimkeler olan açık gök renkli Musullu güvercin.
Çimkeli gök Musullu : Üzerinde siyah çimkeler olan açık veya koyu gök renkli Musullu güvercin.
çingene alası : Siyah beyaz düzensiz ala güvercin. Selçuklu türünde olur.
çitleşmek : (Güvercin) Ağız ağıza verip kusmuklaşmak (M. Büyükgidiş).
Çorumlu : Mardinli türü güvercinin paçasız olan çeşidi. Çorumluda oyun vardır. Oyunsuz olanları makbul değildir. Çorumluya Çorum!u-Mardinli de denir (bk. Çorumlu-Mardinli}.
Çorumlu-Mardinlî : bk. Çorumlu.
çopur : Başı açık gök, boyundan kesmeli, kanalları füme, belinde gök olmayan, arkası sütbeyaz ve ayaklan paçalı olan Selçuklu türü güvercin. Gözleri çakırdır. Açık ense veya dolma olabilir. Kuyruğu beyazdır Arkadan takkeli veya dabak olabilir. Değerli bir çopurda aranan nitelikler: Başı gayet açık mavi, gözlerinden biri siyah diğeri çakır, kanat uçları koyu zeytuni olan çopurlar değerlidir. Kanatlarında darı ve çalı, gözlerinde nergiz, boynunda sarkığı yani indirmesi olan çopurlar makbul değildir.


dabak : Takkesiz güvercin. Başının önünde ya da arkasında doğru kalkık tüy olmayan güvercin. Her türde olur .
dalı gara : Kendisi beyaz sırtı siyah olan güvercin Ak Mardinli ve ak taklambaçta olur (bk. beli gara, sırtı gara, yamalı).
damarlı : Uzak mesafelerden salındığında yuvasına çok kısa bir zamanda dönen güvercin. Damarlı güvercinler yabancı yerlere inmezler. Damarlı güvercin mukluf bile olsa, çevreyi iyi tanımasa bile yuvasını bulabilmek için günlerce uğraşır. Damarlı güvercinler ev üzerinde uçurulduklarında da çok uçarlar. Ortalama 4-5 saat uçarlar. Az olmakla birlikte 3-10 saat uçanları da bulunur. Her türde olur. Damarlı güvercine yiğit güvercin de denir (bk. yiğit güvercin).
damarsız : Kendi yuvasından başka yuvaya giden güvercin. Damarsızlar uçtuktan sonra çoğunlukla kendi yuvalarını bulamazlar. Damarsız güvercin çabucak bir başka yuvaya inebilir. Damarsız güvercinlerden damarlı yavrular olabileceği gibi, damarlı güvercinlerden de damarsız yavrular olabilir, ama saf kanlardan damarsızlar pek çıkmaz. Damarsız güvercine giriş da denir (bk. giriş).
Damüstü : Elden çıktıktan, havaya atıldıktan sonra, 6-8 takla atıp düz uçan, evin çevresinde dönen, her 6-8 turda bir, damın üstünde oyuna giren güvercin. Havada 3-4 saat kalır. Havacılar gibi fazla yükselmez. Oyuna giren damüstü takla atar. Damüstü Mardinli türünde olur. darı: Kanat üzerinde acık siyah renkteki büyükçe benekler. Çopurlarda ve enseli göklerde olur.
dar paça : Tüyleri kısa olan paça.
dem çekmek : (Güvercin) Ötmek. İyi dem çeken güvercinler 40-45 dakika dem çeker. Demkeş, gut ve kuşkumrular dem çeker.
demkeş : Dem çeken, beyaz, kahverengi ve siyah renkleri olan güvercin türü. çit takkeli olur. Ahır kuşudur. Fazla uçmaz. Kahverengi demkeşle gut birbirine benzer, ancak kuğurmalarından ayırt edilebilirler. Demkeş geniş paçalı ve iri vücutlu olur.
deste kuyruk : 1. Üçgen biçiminde olup içi dolu veya içi açık olan kuyruk. Selçuklu türünün özelliğidir. 2. Kuyruğu açık ense veya kılıncına dolma olan Selçuklu türü güvercin.
devetüyü : Kestanerengi veya açık kestanerengi güvercin. Açık kestanerengine açık devetüyü de denir (bk. açık. devetüyü). Koyu devetüyüne kestanerengi de denir. Tür olarak Mardinlidir.
devetüyü elifli : Başı, kanatları, kuyruğu ve paçaları beyaz, vücudu devetüyü güvercin. Merdini i türünde olur.
devetüyü çallı : Vücudu ve kuyruğu devetüyü, kanatları beyaz olan güvercin. Mardinli türünde olur.
dıkdık : Gaga (bk. gaga).
dik : Güvercinin ağzının ön tarafa doğru olması. Ağız aslında göğüse doğru olur. Makbul değildir. Enselide ve taklambaçta olur (bk. kertlez).
difteri : Güvercinin ağzında olan bir hastalıktır. Ağsın içi beyazlaşır. Nezle ilerleyince difteriye döner. Difteri olan güvercin yem yiyemez (bk. ağız hastası). Halk arasındaki tedavi biçimleri: 1. Limon suyuyla zeytinyağı yarı yarıya karıştırılıp ağız yıkanır. 2. Ağız koruk suyuyla yıkanır. 3. Ağız tut şurubuyla yıkanır.
dolma : Kuyruğunun içi dolu olan Selçuklu türü güvercin. Selçuklu türünün bir özelliğidir. Açık enseye göre daha değerlidir (bk. kılınana dolma).
dumanlı : Külümsü Mardinli. Açık olana dumanlı, koyu olana bulutlu denir (bk. külümsü Mardinli).
düz kuyruk : Selçuklu türü güvercinlerin dışındaki kuyruk çeşidi. Kuyruktaki tel sayası 12, 13, 14. 16 arasında olur (bk. tahta kuyruk).
düz oyun : Tek takla atarak uçma. Düz oyun Selçukluda, taklambaçta ve Mardinlide olur. pr>ebrulu ; Vücudu beyaz, kuyruğundaki tellerin biri beyaz biri siyah dizili veya karışık olan güvercin. Taklambaçlarda olur.
eğriceli : Kuyruğundaki tellerden biri çatal olan güvercin. Telin kökü tek. uç kısmı çatallı olur. Çoğunlukla Selçukluda bulunur, ama taklambaç ve Mardinlilerde de bulunabilir. Eğrice çok az güvercinde bulunur, iyisi de olabilir kötüsü de, ama çoğunlukla makbul sayılır.
elifli : Başı, kanatları, kuyruğu, beli ve paçaları beyaz, diğer kısımları gök. bozlak devetüyü ve külümsü gibi değişik renklerde olan güvercin. Mardinli türünde olur. Elifliler renk durumlarına göre bozlak elifli, devetüyü elifli, zidgara elifti (siyah elifli), külümsü elifli. limonlu elifli. karyağdı eliflî çeşitlerine ayrılır.
ense : Selçuklu ve ganrık türü güvercinlerin kuyruk kısmı. Diğer türler için ense sözü kullanılmaz .
enseli : 1. Selçuklu türü güvercin (bk. Selçuklu). 2. Ensesi geniş olan Selçuklu ve ganrık türü güvercinlerin kuyruk özelliği. Enseli güvercinlerin kuyruklarındaki tel sayısı fazladır. Enseliler topkuyruk olur. Selçuklu türü güvercinlerin tümü enseli olur. Selçuklu türü güvercinler, enseli gök, enseli ak, enseli zidgara, enseli çopur, enseli ala, enseli pal çeşitlerine ayrılır. Enseli ganrık’ın ise renk durumlarına göre çeşitleri vardır. Açık ense veya dolması olabilir.
enseli ak : Tamamen beyaz olan Selçuklu türü güvercin.
enseli ala : Siyah-beyaz düzgün ala olan Selçuklu türü güvercin. Kafa siyah, gerdan siyah indirmeli, sırt siyah ve beyaz, kuyruk sütbeyaz olur. Çoğunlukla çakır gözlüdür. Dalması ve açık ensesi olur.
enseli çopur : bk. çopur.
enseli gök ; Açık gök renkte olan Selçuklu türü güvercin. Kuyruk kalemleri zeytuni siyah, kanatları sırmalı ve boncuk mavi gözlü olanları değerlidir. Külümsüye çalanlar, gözleri kızıl olanlar, üzerinde beyaz bulunanlar makbul değildir.
enseli ganrık : Kuyruğunu tavus kuşu gibi açıp kafasına değecek biçimde geriye, kafasını kuyruğuna değecek biçimde arkaya kanırırken vücudunu titreten bir güvercin türü. Ayağı paçasızdır. Enseli ganrık’ın. ak ganrık. gök ganrık. ala ganrık, siyah ganrık çeşitleri verdir. Çoğunlukla ok olur. Ganrık Konya’nın yerli güvercini değildir.
enseli pal : Vücudu külümsü. kuyruğu sütbeyaz, ensesi açık veya dolma olan Selçuklu türü güvercin. enseli ak ile enseli gök birleşmesinden olur (bk. pal).
enseli zidgara : Vücudu bütünüyle siyah olan Selçuklu türü güvercin. Geniş ve beyaz gözlüleri makbuldür.
Ereğli gara : Konya’dan Konya Ereğlisi’ne götürülen ve bir süre sonra Konya’ya geri getirilen Selçuklu türü bir çift akkuyruk kara güvercinden çoğalan akkuyruk kara güvercinler. Ereğli’ye götürülen güvercinlerin ikisi de açık ense idi. Şimdi Ereğli garaların dolma veya açık ense olanları vardır. Ereğli garaların göz çerçeveleri geniş, gözleri yeşil veya beyaz, gövdesi siyah, kuyruğu beyazdır. Ereğli garalar oldukça değerlidir.
felç : Güvercinlerde görülen felç hastalığı. Felç, ayakta, kanatta ve başta olur. Ayak ve kanat hareket edemez. Felç başta ise baş aşağı sarkar ve ters döner. Felç olan güvercin ilk on günde ölmezse kurtulma şansı artar.
fenerli ; 1. Kuyruğunda füme tüyler bulunan veya bir füme bir beyaz karışık olan çopur güvercin (bk. fenerli çopur) (M. A. Apalı). 2. Siyah olan kuyruğunun üzerinde enine doğru beyaz çizgi olan karakuyruk taklambaç (M. Büyükgidiş).
fenerli çopur : bk. fenerli.
fişekleme -. Güvercinin oyun yaparak yükselmesi. Güvercinin, havada oyun yaparken oyunu bırakıp yukarıya doğru sıçraması. Mardinli türü güvercinler fişekleme yapar.
Fizana gitmek : (Güvercin) Yürüyerek çok yükseklere gitmek, uçmak (M. A. Apalı).


gah gah : Güvercini çağırma ünlemi. Çağırma alıştırmaya bağlıdır. Gah gah dendiği gibi kis kis vb. biçimde de çağrılabilir (bk. kıssı kıssı).
geniş göz : Büyük ve yuvarlak olup iç ve dış çerçeveleri geniş olan göz. Gözün kenarındaki tüysüz kısmın çemberi geniş, rengi beyaz veya ayva sarısıdır. Gözün rengi beyaz veya siyah olabilir. Hafif kızılımsı olanları da olur. Selçuklu türü güvercinlerin göz özelliğidir.
geniş paça : Tüyleri uzun olan paça. Paça tüyleri ayak parmaklarını aşıp yere değer.
gıdık : Güvercinin çene altındaki ileriye doğru olan kabarıklık. Gerdanın ileriye doğru alan kabarıklığı. Enseli ve taklambaçta olur.
gıdıklı : Çenesinin altında ileriye doğru kabarıklık olan güvercin. Eskiden makbul değildi, şimdi makbul sayılıyor.
gılıncına dolma : Kuyruğunun iç kısmı dolu olan Selçuklu türü güvercin. Açık enseye göre daha değerlidir (bk. kılıncına dolma).
gılıncına ense : Tabanı geniş, üst tüyleri bıçak gibi olan ense. Üçgen biçimindeki ense (bk. kılınana ense) (M. Öztermiyeci).
gırcalı : Açık renkteki gök ve ak karışımı güvercin. Mardinli türünde olur.
gır göğ : Yaban güvercini. Şehirlerde yaşar. Çatılarda barınır. Tarlalarda yayılır. Paçasızdır, oyunsuzdur. Mardinliye benzer. Cami güvercinleri gır göğdür (bk. kır göğ).
gırış : 1. Kendi yuvasından başka bir yuvaya aldanarak inen. kendi yuvasını bulamayan, bir başka yuvaya çabucak inebilen güvercin. Her tür güvercinde olabilir (bk. damarsız). 2. iki ayrı türün eşleşmesinden olan güvercin. Özelliği olmaz (bk. kırma, palanlı).
gırma : Aynı türden olmayan güvercinlerin eşleşmesinden olan güvercin (bk. kırma, giriş, palanlı).
gırmızı cepeli : Zidgara ve gök Mardinlilerde baş dahil kursağa kadar olan bölgesi yanardöner kırmızı, bordoya çalan kırmızı olan güvercin (bk. kırmızı cepeli).
gısrak kafa : bk- kısrak kafa.
gız alası : Siyah beyaz olup da beyazı çok olan düzgün ala güvercin. Taklambaç türünde olur (bk. kız alası).
gızkumru : Ötüşü için kafeste beslenen, bırakıldığında da evden ayrılmayan evcil kumru. Erkeği ile dişisinin ötüşü arasında fark vardır. Kızkumru Konya’da eskiden beri vardır, fakat yaban kumrusu Adana’dan getirilmiştir (bk- kızkumru).
gök : 1. Gök renkli olan güvercin. Mardinli ve Selçuklu türlerinde olur. Açık veya koyu gök olabilir. 2. Mardinli türü gök güvercin.
gök çakal : Başında beyaz çimkeler, benekler olan gök güvercin. Mardinli türünde olur.
gök çatlı : Gövdesi gök, kanatları ve kuyruğu beyaz olan güvercin. Mardinli türünde olur.
gök elifli : Başı, kanatları, kuyruğu ve paçaları beyaz, gövdesi gök olan güvercin. Mardinli türünde otur.
gök ganrık : Gök renkli olan ganrık güvercin. Aslında ganrıklarda gök olmaz. Gök ganrıklar kırmadır.
gök Mardinli : Gök renkli olan Mardinli türü güvercin. Mardinli türünün temel renklerindendir. Gök Mardinlinin koyu rengine külümsü denir.
götlemek : (Güvercin) takla atacak gibi yapıp takta atmamak, çömelir gibi yapmak. Daha çok muklufluk devresindeki güvercinler yapar. Götledi biçiminde kullanılır.
gud ala : Kanattan beyaz diğer tarafları kahverengi olan gut.
guğurmak : (Güvercin) Ötmek. Erkek güvercinler dişilere oranla daha gür, daha sesli kuğurur. Eş olma dönemine giren güvercinler kuğurmaya başlar. Yavru ve mukluflar kuğurmaz (bk. kuğurmak).
gut : Açık veya koyu kahve renkli, kamış paçalı, uzun gagalı, çift takkeli, asıl özelliği dem çekmek alan, fazla uçmayan ve takla atmayan güvercin türü. Süs kuşudur (bk. ahır kuşu)
güllü : Taklambaca benzeyen, fakat paçasında tüy olmayan güvercin türü. Göğsündeki tüyler gül biçiminde ayrıldığı için bu adı almıştır. Oyun oynamaz, takla atmaz. Düz uçar. Konya’da fazla tutulmaz. Daha çok İzmir ve Bursa yörelerinde olur (bk. mısrî).
gül, paça : 1. Paçasındaki tüyleri orta uzunlukta, ortalama 3 cm. olan güvercin. 2. Tüyleri ortalama 3 cm. uzunluğunda olan paça. Tüyler tırnakları örter. Makbuldür. Bütün türlerde olur.


halka : Güvercinin boyun tarafındaki kızıl halka (M A. Apalı).
halkalı : Boyun tarafında kızıl bir halka olan güvercin. Daha çok enseli gökte olur.
hamurlama : Hava verme döneminden çıkmış yavruların boğazına, anaç güvercinlerin kursaklarından çıkardıkları süte benzer, hamur halindeki besleyici bir sıvıyı kusması. Anaç güvercin besleyici sıvıyı su içtikten sonra kusar. Bu sıvı, yavrunun yumurtadan çıkmasına iki üç gün kala anaç güvercinin kursağında toplanır. Bu durum yavrunun kısa bir süre sonra yumurtadan çıkacağını gösterir. Hamurlama dönemi on gün kadar sürer.
hamurlamak : Yavrusunun çıkmasına iki üç gün kalmış anaç güvercinin kursağında süt gibi besleyici, hamur halindeki bir sıvı toplanmak. Bu durumda olan güvercine hamurladı denir.
hamurlama dönemi : Anaç güvercinlerin kursaklarından çıkardıkları besleyici sıvıyı yavruların kursaklarına kustuğu süre. On gün kadardır.
havacı : Elden çıktıktan sonra havaya doğru 6-8 takla atan, sonra oyunu bırakarak 5-6 tur yapan, tekrar oyuna girip 6-8 takla attıktan sonra tekrar tur atarak yükselen güvercin. Güvercin tur atıp tokla atarak yükselir. Oyun, uçmaya başladıktan sonra inişe kadar sürer. Bir havacı güvercin havada ortalama 3-4 saat kadar kalabilir. Havada sekiz saat kadar kalan havacılar da olur. Havacı Mardinli türünde olur.
havalama : bk. hava verme, üfleme.
hava verme : Dişi ve erkek anaç güvercinlerin, yumurtadan yeni çıkmış yavrunun boğazına, yavrunun kursağını ve sindirim organlarını açmak için bir iki gün hava vermesi. Hava verme döneminden sonra hamurlama başlar (bk. havalama, üfleme).
indirme : Güvercinin boğazının altından göğsüne doğru, başındaki rengin uzaması. İndirme çoğunlukla çopurda ve eliflide olur. İndirmeli güvercin makbul değildir.


kafası çakal sıçantüyü : Kafasında beyaz benekler olan sıçan tüyü rengindeki güvercin. Mardinli türünde olur.
kalem : 1. Kuyruk üzerindeki siyahımsı çizgiler 2. Kanat ve kuyruk üzerindeki siyahımsı çizgiler (bk. sırma).
kalpli : Beyaz renkli olup kanatlarının üzeri siyah olan güvercin. Mardinli türünde olur (bk. V’li. nuskalı.)
kamış paça ; Büyük paça. Paçadaki tüyler uzundur. Paçadaki tüylerin uzunluğu 5-10 cm. orasında değişir. Kamış paça gut ve demkeşte olur. Kamış paça eğer dokunulmazsa Mardinlide de olur Güvercinin uçmasını engellediği için kesilir. Güvercin uçarsa kendisi de kırar.
kanadı telli sıçantüyü : Kanadında ve kuyruğunda beyaz teller olan sıçantüyü rengindeki güvercin. Mardinli türünde o!ur.
kanat döğmek : Mardinli türü güvercin yukarıya doğru kanat çırparak çıkmak.
kapağan : Güvercin yakalamak için kurutan tuzak. Dört tarafı tel örgülü. tel örgü kapaklı, kapağının üzerinde bir el sığacak kadar deliği olan tuzak. Tuzağın içine yem atılır ve kapak açık tutulur. Kapağa uzun . bir ip bağlanır ve uzakta beklenir. Güvercin tuzağın içine girdikten sonra ip çekilerek kapak kanatılır. Tuzak yad tutmak için kullanılır.
kara kafa : Vücudu beyaz başı siyah taklambaç (bk. Ala).
karakafa karakuyruk : Kuyruğu ve kafası siyah, diğer yerleri beyaz olan taklambaç türü güvercin (bk. ala).
kara kuyruk : Kuyruğu siyah diğer tarafları beyaz olan güvercin. Taklambaç türünde olur. Mardinli türünde de karakuyruk olabilir.
kara kuyruk alası : Kuyruğu kara. sırtı kalp yamalı olan güvercin. Taklambaç ve Mardinli türlerinde olur.
kara kuyruk çopur : Kuyruğu siyah olan çopur güvercin.
kara kuyruk taklambaç : Kuyruğu kara. sırtı kalp yamalı olan taklambaç türü güvercin (bk. kara kuyruk alası).
kara taklambaç : Kara renkli olan taklambaç türü güvercin.
karyağdı çallı : Kanatları beyaz, vücudunun vs kuyruğunun üzeri kırmızı, siyahı ve platin rengi benekli. dumanrengi güvercin. Mardinli türünde olur.
karyağdı elifti : Başı. kanatları, kuyruğu, beli ve paçaları beyaz, diğer kısımları, üzeri siyah, kırmızı ve platin rengi benekli, duman rengi olan güvercin. Mardinli türünde olur.
karyağdı Mardinli : Ana rengi dumanrengi olup üzerinde kırmızı, siyah ve platin rengi benekler bulunan Mardinli türü güvercin.
kekremsilik : Güvercinin ağzının yukarıya doğru kalkık olması. Enselide olur, makbul değildir.
kertlez : bk. dik.
kesme : Baştaki gök rengin boyunda kesilmesi. Çopurda olur ve baştaki gök. ak ile kesilir.
kesme paça : Tırnakların üzerini acık bırakan paça. 2- Tırnaklarının üzeri açık olan paçalı güvercin. Her türde olur.
kessik : Güvercinler takım halinde uçarken yanı yürükteyken veya yanlarına yabancı bir güvercin karıştığı zaman, kuş sahibinin uçan kuşların göreceği biçimde, yuvadaki kuşlardan birkaçını çıkarıp dama koyması veya ev üzerinde bir iki dolandırması ve uçan kuşların, o yadı da alarak aşağıya inmesi (M. A. Apalı). kılınca dolma : bk. gılıncına dolma.
kılınana ense : bk. gılıncına ense.
kır göğ : bk. gır göğ.
kırış : bk. gırış.
kırkın : 1. Kafası kursağa kadar beyaz olup gövdesi siyahı olan güvercin. Mardinli türünde olur. 2. Renk özelliği olmayan karışık renkli güvercîn.Taklambaçta baş, kuyruk, kanatlar ve paçalar beyaz, boyun ve gövde siyahtır. Mardinlide baş, kuyruk, kanatlar ve paçalar beyaz, boyun ve gövde gök, devetüyü, limonlu, vb. olabilir. Değersizdir. Takla atıyorsa makbul alabilir (A. Büyükgidiş).
kırma : bk. gırma.
kırmızı cepeli : bk. gırmızı cepeli.
kısır : yumurtlamayan güvercin.
kısrak kafa : Başı ve gagası, arap atlarının kafası gibi vücuda doğru kavisli olan güvercin. Selçuklu türünde olur ve en makbul güvercindir.(M. A. Apalı). (bk. gısrak kafa).
kıssı kıssı ; Güvercin çağırma ünlemi (bk. gah gah).
kız alası : bk. gız alası.
kızkumru : bk. gızkumru.
kızmak : (Güvercin) Muklufluktan sonra eş istemek. Muklufun eş istemesi (M. A. Apalı}.
koyu devetüyü : Kestane renginde olan güvercin. Mardinli türünde olur. koyu gök Musullu : Koyu gök renkli olan Musullu güvercin.
koyu zidgara : Koyu siyah renkte olan güvercin. Mardinlî, Selçuklu ve taklambaç türlerinde olur. Koyu zidgaralar makbuldür.
köprülü ense : Selçuklu türü güvercinde kuyruğun yarım daire biçiminde olması (M.Öztermiyeci).
kuğurmak : bk. guğurmak.
kurukafa : Kafası yuvarlak ve çekkin, kafa tüyleri kısa ve basık olan güvercin. Çoğunlukla enseli ve taklambaçlarda olur.
kusma : Dişi ve erkek güvercinlerin kursaklarından çıkardıkları besleyici maddeyi yavrunun boğazına kusması. Kusma dönemi, yavru yuvadan yeme ininceye kadar sürer. Kusmanın ilk bir iki günü hava verme, ondan sonraki on gün kadarı da hamurlama dönemidir.
kuşçu : Kuş besleyen kimse.
kuşkumru : Bir güvercin türü. Ufak yapılıdır. Her rengi olur. Çoğunlukla takkesizdir, düz uçar, paçasızdır. Asıl özelliği ötmesidir. Demkeşten ve guttan daha iyi dem çeker. Gut ile demkeş tek ses çıkardıkları halde, kuşkumru kanarya gibi değişik sesler çıkarabilir. İnce seslileri makbuldür. Bir saat kadar dem çekenleri olur.
kuyruğu beyaz bozlak : Kuyruğu beyaz diğer tarafları bozlak olan güvercin. Mardinli türünde olur.
kuyruğu beyaz çallı : Kuyruğu ve kanatları beyaz, gövdesi siyah olan güvercin. Kuyruk tümden beyaz olabileceği gibi siyah-beyaz, bozlak-beyaz karışık do olabilir.
kuyruğu beyaz devetüyü : Kuyruğu beyaz, diğer tarafları devetüyü renginde olan güvercin. Mardinli türünde olur.
kuyruğu beyaz külümsü : Kuyruğu beyaz oran külümsü güvercin. Mardinli türünde olur.
kuyruğu beyaz limonlu : Kuyruğu beyaz diğer tarafları açık bol rengi olan güvercin. Mardinli türünde olur.
kuyruğu beyaz gök Mardinli : Kuyruğu beyaz diğer tarafları gök olan Mardinli türü güvercin.
kuyruğu beyaz sıçantüyü : Kuyruğu beyaz, diğer tarafları sıçantüyü renginde olan güvercin. Mardinli türünde olur.
kuyruğu beyaz zidgara : Kuyruğu beyaz diğer tarafları zidgara olan güvercin. Bu, yalnız Mardinli türüne özgüdür. Diğer türlere kuyruğu beyaz zidgara denmez.
kuyruğu siyah çallı : Vücudu ve kuyruğu siyah kanatları beyaz olan güvercin. Taklambaç ve Mardinli türünde olur.
külümsü çakal : Başında beyaz benekler, çimkeler olan külümsü güvercin. Mardinli türünde olur.
külümsü çallı : Vücudu ve kuyruğu külümsü kanatları beyaz olan güvercin. Mardinli türünde olur.
külümsü elifli : Başı, kanatları, kuyruğu, beli ve paçaları beyaz diğer tarafları külümsü olan güvercin. Mardinli türünde olur.
külümsü gök çakal : Vücudu külümsü, kanatları beyaz olup başında beyaz benekler bulunan güvercin. Mardin ir türünde olur.
külümsü Mardinli : Koyu gök renkli olan Mardinli türü güvercin. limonlu : Rengi açık balrengi olan güvercin. Mardinli türünde olur.


limonlu çallı : Vücudu ve kuyruğu açık balrengi kanatları beyaz olan güvercin. Mardinli türünde olur.
limonlu elifli : Başı. kanatları, kuyruğu, beli ve paçaları beyaz diğer taraftarı açık balrengi olan güvercin. Mardinli türünde olur.


mantar : Güvercinin ağzının içinde, damakta ve boğaza yakın yerlerde olan beyaz renkteki büyük kabarcıklar. Sünme özelliği vardır. Tedavi edilmezse güvercini öldürebilir.
Mardinli : Gagası uzun. gözleri küçük, kafası silik, paçaları kısa, boyu uzun, boynu normal uzunlukta, ayak tırnaklan şahin tırnağı gibi uzun. düz kuyruklu güvercin türü. Kuyruğunda en az 12 en çok 16 tel olur. Temel renkleri ak. gök ve zidgaradır. Takkeli veya dabak olabilir. Gök, ak, zidgara, bozlak, devetüyü, limonlu, külümsü. sıçantüyü. ala. çallı ve çimkeli gibi renk çeşitleri vardır. Her çeşit rengi olabilir. Sırt açık renk, baş ve boyun ile kuyruk ve kanat uçları sırta göre daha koyu renklidir. Mardinli türünde renk önemli değildir. Oyun önemlidir. Mardinli türünde oyun vardır. Takla atar. Oyunsuzları makbul değildir. Mardinli türü güvercin, Selçuklu ve taklambaç gibi Konya’nın yerli güvercini değildir. Konya’ya Urfa ve Mardin yöresinden getirilmiştir.
mısri : bk. güllü.
mavrullu : 1. Kuyruğu çeşitli renklerde karışık olan güvercin (M. A. Apalı). 2. Kuyruğu siyah beyaz karışık olan Selçuklu akkuyruk kara güvercin.
mukluf : 1. Yavruluk döneminin bitiminden eşleşme dönemine kadar olan dönemde bulunan güvercin. Muklufluk dönemi 40-45 gün sürer. Dişi mukluflar erkek makluflardan daha çabuk eşe gelirler. Yavruluktan olgunluk dönemine geçme sürecinde bulunan erkek ve dişi güvercin. 2. Göğsü koyu yeşil, göz çerçevesi beyaz ve gözü boncukmavi, kanatlarının üzerinde üç sırma olan gök Mardinli güvercin. Her gök Mardinliye mukluf denmez. Mukluf sözcüğü daha çok Sille’de kullanılır.
muklufluk devresi : Güvercinin vizziklik devresinin bitiminden çiftleşme devresine kadar olan süre. 40-46 gün sürer.
Musullu : Tür olarak Mardinli türüne giren, Mardinli türünün özelliklerini taşıyan, fakat Mardinliye göre daha iri ve daha uzun olan güvercin. Paçalıdır. Tek takkeli veya dabak olabilir. Aslı Musul’dan getirildiği için Musullu diye anılır. Açık gök, koyu gök ve bozlak olmak üzere üç yaygın rengi vardır. Musullu güvercin, Musullu açık gök. Musullu koyu gök, Musullu bozlak diye anılır. Tek başına Musullu denmez. Musullunun çimkeli bozlak ve çimkeli açık gök renkleri yanında diğer renkleri de bulunur. Musullu güvercin Konya’da fazla tutulmaz ve fazla beslenmez.
mühür : 1. Gök Mardinlinin mukluf cinsinin kanatları üzerindeki iki sımadan sonra gelen ve biraz beneksi olan üçüncü sırma. 2. Enseli göklerde kanat ortasındaki çok açık renkteki mavimsi benek (M. Öztermiyeci).
mühürlü : Kanatları üzerinde iki sırmadan ayrı biraz beneksi bir üçüncü sırması bulunan gök Mardinli güvercin. Mukluf cinsinde olur.
mıskalı : Beyaz renkli olup kanatlarının üzeri siyah olan güvercin. Mardinli türünde olur. Muskanın sivri ucu kuyruk, geniş kısmı boyun tarafındadır (bk. kalpli. V.’li).


namlıyı dikmek : bk. ağızlamak.
nergiz : Gözün içindeki kırmızı çizgiler, Selçuklu türünde olur. Gözünde nergîz bulunan Selçuklu güvercinler makbul değildir.


ortası telli : Selçuklu türünde, beyaz olan kuyruğun ortasının üst tarafında koyu renkli bir tüy bulunan güvercin. Selçuklu türü güvercinin kuyruğu, gök ve düz siyah hariç, beyaz olur (M. A. Apalı).
oyun : Güvercinin takla atması. Oyuna giren güvercin takla attığı zaman sağa sola yön değiştirir. Yön değiştirmeyenler de vardır. Güvercin üçer takla arayla duraklar ve yenileme yapar. Oyun asıl olarak Mardinli türünde olur. Taklambaçta da oyun vardır, fakat fişeklemez. düz oynar. Oyuna başladığı zaman kanatlarından fazla ses çıkartan, fazla yükselen, bu yükselme sırasında çok fazla tokat yapan Mardinli türü güvercin makbuldür. Tokat sayısı azaldıkça ve yükselme mesafesi düştükçe güvercinin değeri azalır.
ön takkalı : Başının önünde yukarıya doğru kalkık tüy demeti olan güvercin (bk. perçinli).


paça : Güvercinin dirseği ile parmakları ve parmak aralarına kadar olan kısmı örten tüyler. Geniş paça, kamış paça, dar paça çeşitleri vardır. Paça Selçuklu, Mardinli, taklambaç, demkeş. gut türlerinde olur. Paçalı güvercinler makbuldür.
paçalı : 1. Paçası olan güvercin. 2. Paçasındaki tüyler 2-3 cm. uzunluğunda olan Mardinli veya taklambaç türü güvercin.
pal : 1. Enseli ak ile enseli gök’ün eşleşmesinden olan güvercin. Rengi beyaz ile gök karışımıdır. Renk karışımı vücudun her tarafında olabilir. Makbul değildir. 2. Pal’a rengi bozuk olduğu için gırış de denir.
palanlı : 1. Beli uzun olan Selçuklu türü güvercin. Her renkte olur. Makbul değildir. Selçuklunun beli kısa olanı makbuldür (M. A. Apalı). 2. Değersiz güvercin, Mardinli ve taklambaçta olur. 3. İki ayrı cinsin eşleşmesinden olan değersiz güvercin (bk. gırış, kırma).
perçem : Güvercinin başındaki rengin arka takkenin altına doğru uzaması (M. A. Apalı).
perçin : Güvercinin başının önünde olup yukarıya doğru kalkan tüy demeti, ön takke {bk. ön takka).
perçinli : Başının ön tarafında yukarıya doğru kalkık tüy demeti bulunan güvercin. Ön takkeli (bk. ön takkalı).
peşkir : 1. Çopurlarda baştaki açık mavilikten sonra boyun arkasında, beyazlığın, beyazlıktan sonra tekrar benek biçiminde bir açık morluğun bulunması (M. Öztermiyeci). 2. Kara kuyruk taklambaçlarda omuzdan göğüse doğru inen siyahlık (M. Büyükgidiş).
peşkirli : Omuzundan göğsüne doğru siyah bir renk inen kara kuyruk taklambaç (M. Büyükgidiş).
peşkirli çopur : Baştaki açık mavilikten sonra boyun arkasında beyazlık, beyazlıktan sonra da tekrar benek biçiminde açık bir morluk bulunan çopur güvercin (M. Öztermiyeci).
pirinç dıkdık : Taklambaç türü güvercin (bk. taklambaç).
pul: 1. Güvercinin üzerinde bulunan, kendi renginin daha koyusu benekten Pul, gök, çopur ve kara Selçukluda olur (M. A. Apalı). 2. Akkuyruk karaların göğsü altında olan beyaz çimkeler (M. Büyükgidiş).
pullu : Üzerinde kendi renginin daha koyusu benekler bulunan güvercin. Selçuklu türünün gök. çopur ve karalarında olur (M. A. Apalı).


sağmak : (Güvercin) Uçarken kanatlarını toplayarak veya kanatlarını açıp uçlarını sırttan birbirine yaklaştırarak inmek. Makbul bir uçuş değildir (M. A. Apalı).
salma : Kuşçuların iddiaları üzerine güvercinlerin uzak mesafelerden salınmasıyla veya bir kuşçunun güvercinlerini diğer bir kuşçunun evine götürüp o kuşçunun güvercinleriyle karıştırılmasıyla yapılan bir yarışma. Salma üç türlü yapılır: 1. Bir veya birkaç güvercinin belirli bir uzaklıktan gelebileceğine dair bahse girilir. Uzaklığa göre güvercin sabahleyin, kuşluk veya öğleyin bırakılır. Güvercin sahibinin güvercini antak kalınan, yani üzerinde anlaşılan saatte elde göstermesi gerekir. Üzerinde anlaşılan saatler akşam saatleridir. Kararlaştırılan saatte güvercinini elinde gösteren güvercin sahibi salmayı kazanır ve ortaya konan parayı veya güvercini alır, kaybederse verir. Konya’da salmacıların üzerinde anlaştıkları uzaklıklar genellikle Karaman, Konya Ereğlisi, Karapınar, Beyşehir, Obruk, Hatunsaray, Çumra ve Cihanbeyli yoludur. 2. iki kuşçu kendi güvercinlerini uzak bir yerden yarışa koyarlar. Yuvasına erken gelen güvercinin sahibi yarışmayı kazanır ve ortaya konan parayı veya güvercini alır. 3. Güvercinler başka bir kuşçunun evine götürülüp o kuşçunun güvercinleri ile karıştırılır. Eğer güvercinler karıştırıldığı güvercinler arasından ev sahibi güvercinciye yakalanmadan evlerine tamam olarak dönerlerse güvercin sahibi ortaya konan parayı veya güvercini alır, kaybederse ortaya konan parayı veya güvercini verir.
salmacı : Güvercini ile yarışmaya giren kuşçu.
salma güvercini : Uzak yerlerden bırakıldığı zaman yuvasına dönebilen ve bu özelliği üzerine uzak yerlerden bırakılarak yarışmaya sokulan güvercin. 10-150 km.’ye kadar olan uzaklıklardan yuvasını bulabilir. Salındıktan sonra çabuk ve geceye kalmadan gelenler makbuldür. Bütün türlerde olur, fakat daha çok Mardinli türünde olur (bk. salma kuşu).
salma kuşu : bk. salma güvercini.
sarı kıvrım : Yumurtanın içinde gelişen, fakat yumurtanın kabuğunu kıramadığı için yumurtadan çıkamayıp ölen yavru.
Selçuklu : Gövdesi topak ve ufak, ağzı çekkin, gözleri geniş, ayakları kısa paçalı, boynu uzun, ensesi geniş, kuyruğundaki tel sayısı en az. 24-26, en çok 36 olan, kara, ak, gök, siyah-beyaz ala, gök-beyaz ala renkleri bulunan güvercin türü. Akkuyruk kara, enseli ak, enseli gök, enseli çopur, enseli kara, enseli ala çeşitleri vardır. Top kuyruktur. Paçalıdır. Paçasız olanı yoktur. Dabak veya kulaktan kulağa arka takkeli olur. Dolma veya açık ense olanları vardır. Selçuklu düz oynar, tek takla atar. Oynayanı makbuldür, oynamayanı da değerini yitirmez. Selçukluların, kulaktan kulağa takkelisi, iri ve yuvarlak başlısı, kısa, kalın ve beyaz ağızlısı, uzun ve geriye doğru boyunlusu, kısrak başlısı, kısa bellisi, bir esnek boylusu, göz çerçevesi geniş, göz akı beyaz ve kılcal damarsız olanı, karın altında pamuk yani beyaz tüy olmayanı, kılıncına dolma olanı, kuyruğundaki tel sayısı çok olanı, kuyruğu kafaya değecek biçimde olanı değerlidir. Selçuklu türü. Konya’nın yerli güvercinidir. Bu güvercinlerin Selçuklular zamanından beri Konya’da bulunduğu, Selçukluların da Orta Asya’dan getirdiği kanısı yaygındır.
sıçantüyü : Biraz kırmızımsıya çalan külümsü renkli güvercin. Mardinli ve Çorumlu-Mardinli türlerinde olur.
Sırma : 1. Güvercinin kanatları üzerindeki siyah çizgiler. Selçuklu göklerde, çopurda ve palda olur. Sarmaları koyu renk ve düzgün olanlar makbuldür. Sırma Mardinli türünün, kanatlan üzerinde de bulunur. Sırma iki çizgi halinde olur. 2. Mardinli ve Selçuklu türü güvercinlerin kanat ve kuyrukları üzerindeki siyah çizgiler. Kanatta ikişer, kuyrukta tek sırma olur. Sırma koyu renk olursa makbuldür (bk kalem).
sırtı kara : bk. dalı kara, beli kara. yamalı.
siğil : Güvercinin genellikle, gagasında olan mercimek veya nohut büyüklüğündeki pürtüklü ur. Göz kenarında ve vücudun diğer kısımlarında da olabilir. Gagada ve gözde olanlar tehlikelidir. Gagayı düşürür, gözü kör edebilir Siğil güvercini öldürebilir. Sarımtırak renktedir, sonradan sîyahlaşabilir.
siyah elifli : Başı, kanatları, kuyruğu, paçaları beyaz, vücudunun diğer tarafları siyah olan güvercin. Mardinli ve taklambaç türlerinde olur. Gözlerinin üzerinde çimkeler olabilir.
siyah ganrık : Bütünüyle siyah olan ganrık güvercin.
sokma kuyruk : içini dolduran tüyler daire biçiminde olan kuyruk (Öztermiyeci).
susamlı : Külümsüden biraz açık, gökten biraz koyu renkli güvercin. Mardinli türünde olur.
sürmek : (Güvercin) Eşe gelmek. Erkek güvercin dişi güvercinin peşinden gitmek (M. A. Apalı).
sürülmek : Bir kuşçunun güvercinleri uçarken, sahibi tarafından getirilerek uçan güvercinlerin halkası altından atılan güvercinlerin, uçan güvercinlerden birini veya birkaçını halkaları içine alarak kendi evlerine doğru çekmek (M. A. -Apalı).


tahta kuyruk : 1. Düz kuyruk. Enseli dışındaki güvercinlerin kuyruğu. Tahta kuyruk, Mardinli, taklambaç, demkeş, Musullu. kuşkumru gibi güvercinlerde bulunur. Kuyruktaki tel sayısı 12. 13, 14, 16 arasında değişir (bk. düz kuyruk). 2. Enselinin az kuyruklusu (M. A. Apalı).
takka : Güvercinin başının önünde, arkasında veya hem önünde hem arkasında, yukarıya doğru kalkan tüy demeti. Güvercinler başlarındaki takke durumuna göre, ön takkalı, arka takkalı veya çift takkalı diye anılırlar.
takkalı : Başında yukarıya doğru kalkık tüy demeti olan güvercin.
takla : uçarken oyuna giren güvercinin önden arkaya, geriye doğru dönmesi, takla atması.
taklambaç : Ağzı küçük, kalın ve çekkin, gözleri küçük, kafası yuvarlak, boyu topak, boynu uzun, rengi kara, ak, veya siyah-beyaz ala olan güvercin türü, Siyah-beyaz olanlarına renklerin vücut üzerindeki dağılışına göre çallı, ala, kara kafa, kara kuyruk alası, kara kuyruk taklambaç, karakafa karakuyruk adları verilir. Düz kuyruktur. Kuyruktaki tel sayısı 12-16 orasında değişir. Kuyruktaki tel sayısı 12′yi geçerse makbul değildir. Taklambaç düz oynar, tek takla atar. Takla atmayanı da vardır. Arka takkeli veya dabak olabilir. Çoğunlukla paçalıdır. Çok az olarak paçasızı da olabilir. Taklambaçla güllü arasındaki fark: Taklambacın göğsünde gülü yoktur. Taklambaç paçalıdır, güllü paçasızdır. Taklambacın gözü küçüktür, güllünün gözü büyüktür. Taklambaç oyuna girer, takla atar, güllü oyuna girmez, takla atmaz.
topla kuyruk : Selçuklu ile Mardinli arası kuyruk. Tam düz olmayan, Selçuklu gibi de kılıncına dolma ya da açık ense olmayıp Selçuklu ile Mardinli arası olan kuyruk. Pallarda ve kırışlarda olur.
tek bıyık : Bir tarafında, ağızla göz arasında tüy dönmesi, tüyün ivinti halinde dönmesi bulunan güvercin.
tek takkalı : Başının önünde ya da arkasında, yukarıya doğru kalkık tüy demeti olan güvercin.
tel : Kanatta ve kuyrukta bulunan büyük kalın tüy. Telek.
Temel zidgara : Mustafa Temel tarafından yetiştirilen zidgara güvercinler. Mardinli türü güvercindir. Temel zidgaraların oyun yeteneği daha fazladır. Temel zidgaralarda oyun yeteneği olanların yüzdesi diğer zidgaralara göre daha yüksektir. Temel zidgaralar öbür zidgaralardan daha değerlidir. Temel zidgaralarda daha çok çatal kuyruk bulunur.
tokat : Güvercinin takla atması, uçarken geriye doğru dönmesi. Dönme aşağıdan yukarıya doğru olur. Taklambaç için tokat sözü pek kullanılmaz. Mardinli türü için kullanılır. Mardinli fişeklerken tokat yapar. En fazla tokat on kadardır.
top kuyruk : Kılıncına dolma ve açık ense güvercin. Selçuklu türünün özelliğidir. Kuyruk yukarıya kalkık ve üçgen biçimindedir, içi dolu alanına kılıncına dolma, içi açık olanına açık ense denir.
tosulamak : Dişi güvercin kanatlarını gerip şişirerek erkek güvercinin üzerine doğru yürümek.
tuzak : Daha çok yiğit güvercinleri yakalamak için kullanılan ve kafes biçiminde olup iple çekildiğinde kapağı kapanan düzen (bk. kapağan), (A, Pekkirişçi).
tülek : 1. Tüy değiştiren güvercin. 2. Güvercinin tüy değiştirmesi hali. Tüleyen güvercin.
tüleme : Güvercinin sonbaharda eski tüylerini atıp yeni tüyler çıkarması.
tülemek : (Güvercin) Tüy değiştirmek.


ulumak : Erkek güvercin eşleşmek için yuvaya veya tüneğe oturarak dişi güvercini çağırmak. Bu çağırma üzerine dişi güvercin erkek güvercinin yanına getir. Ulumayı eş isteyen mukluflar yapar. Bunun yanında ulumayı anaçlar da yapar. Uluma, tahrik için güvercin sahibi tarafından da yapılabilir (M. A. Apalı).
üflemek : Yavru ilk çıktığı gün ana ve baba anaç güvercinler, yavrunun kursağını açmak, genişletmek için hava vermek. Buna havalama da denir (bk. hava verme), (M. A. Apalı).
üstü telli : Kuyruğunun üzerinde çoğunlukla tek, bazen de iki üç tane siyah tel olan akkuyruk kara.


veba : Güvercin vebası. Vebaya yakalanan güvercin ishal olur, zayıflar ve 10-15 gün içinde ölür.
V’li : Beyaz renkli olup kanatlarının üzeri siyah olan güvercin. V’nin ağzı boyun, tabanı kuyruk yönündedir (bk. kaloli, nuskalı).
vizzik : Yumurtadan yeni çıkmış güvercin yavrusu. Yumurtadan yeni çıktığında el gibi olup kılçıklanmaya başlayan güvercin yavrusu. Yavru yem yemeye indiği zaman da vizzik denir. Yavruya vizzik s

Güvercin ırkları

Şıhşelli[çakşırlı] :

Ortadoğu ve tahminen İran kökenli olan bu güvercinler, ülkemizde şıhşelli, çakşırlı ,çarçurlu, panda ve şirazi gibi adlarla bilinirler. Şirazi adlandırması aynı zamanda Pakistan kökenli Lahore (Şinasi) ırkı için de Pakistan�da kullanılan bir addır. Dünyada ise, Shaksharli, Shaksharli Tumbler Sherazie ve Almanya da da Schirastümmler adı ile tanınırlar.

Ortadoğu ülkelerinde ve Türkiye�de uzun yıllardır yetiştirilen ve bilinen bir ırk olan Şıhşellilere, Lübnan�da �Sheik Shalli� adı verilmektedir. Arapça�da �Sheik� kelimesi, Türkçe�deki Şeyh kelimesi ile eş anlamlıdır ve İslamiyet öncesi Arap topluluklarında kabile reisi anlamına gelmektedir. İslami dönemde ise aynı kelime tarikat başkanları için kullanılmıştır. �Shalli� kelimesi ise gene Arapça�da güvercin sürüsü anlamındadır. Sheik Shalli ise, buradan çıkarılacağı gibi, güvercinlerin en yetkin olanı, en iyisi gibi bir anlama gelmektedir. Şıhşelli ise bu kelimenin Türkçeleştirilmiş halidir. Şıhşelli ırkı güvercinler gerçekten de çok alımlı, gösterişli ve güzel kuşlardır.

Osmanlı Devleti döneminden beri Arabistan yarımadası ülkeleri ile iç içe yaşamış olan Türkler, bir zamanlar Osmanlı devleti sınırları içinde bulunan bu ülkelerin güvercinlerini uzun yıllardır yetiştirmektedirler. Bugün bile Türkiye ile Suriye, Irak ve Lübnan gibi bölge ülkeleri arasında güvercin ticareti canlılığını korumaktadır. Şıhşellilerde dışarıya hafif bombe yapacak şekilde çıkık bir alın kemiği vardır. Kafası düzgün ve yuvarlaktır. Gözler büyük değildir. Göz çevresi halkası belirgin olmaz. Göz rengi koyu kırmızı ve portakal tonlarında olabilir. Bu güvercinlerin orijinalinde takka ve perçem bulunmaz. Ancak ülkemizde bulunan çeşitlerinde perçemli olanları yaygındır. Perçemli olanlar bizde daha değerli olarak kabul edilmektedirler. Gaga orta büyüklükte ve hafif ince bir yapıdadır. Türkiye�de özellikle siyah renk kuşlarda gaganın üst yarısı siyah olup alt yarısı kemik rengi olan kuşlar bulunmaktadır. Bu kuşlar daha güzel göründüğü için tercih edilirler. Bu kuşları ilk gördüğümde üst gagalarının siyaha boyandığını düşünmüştüm. Ancak sorduğumda boya olmadığını öğrendim. Kuşun vücudu orta büyüklüktedir. Dik duruş şekli ve geniş bir göğüs yapısı bu güvercinlerde dikkat edilen bir özelliktir. Bu güvercinler kanatlarını kuyruk üzerinde taşırlar. Ayaklar normal uzunlukta ve paçalıdırlar. Paçalar parmakları örtecek uzunlukta olmalıdır. Fazla uzun paça tercih edilmez. Paçaların ucunda �Parmak saçağı� adı verilen bir bölümün beyaz olması gerekir. Parmak saçağı beyaz olmayan güvercinler bir miktar değer kaybına uğrarlar.

Şıhşellilerde renklerin vücuda dağılımı çok önemlidir. Renk dağılımı düzgün olmayan kuşlar tercih edilmezler. Bu güvercinlerde bütün vücut kuşun kendi renginde olur. Sadece kafa ve boyun ile parmak saçağı beyazdır. Kafadaki beyazlık, boyunu da kapsayacak şekilde aşağıya doğru iner ve göğüsün orta yerinde düzgün bir şekilde köşe yapıp biter. Kuş adeta başına ve omuzlarına beyaz bir şal örtmüş gibi durur. Ancak bu beyazlık üzerinde iki farklı leke bulunmalıdır. İlki �şapka� adı verilen ve kuşun kafasının tam üzerinde bulunan küçük lekedir. İkincisi ise, �yanak yaması� adı verilen ve kuşun her iki yanağında simetrik olarak bulunması gereken lekelerdir. Bu lekeler kuşun rengi ile aynı renk olur. Lekelerin düzgünlüğü çok önemlidir. Şapka sadece kafa üzerinde kalmalı etrafa taşmamalı ve özellikle alına doğru yayılmamalıdır. Yanak yamaları ise gözlerin hemen altından başlayıp her iki yanakta düzgün ve simetrik olarak bulunmalı, fazla uzamadan kesilmelidir. Şapka ve yanak yamaları kesinlikle birb iri ile birleşmemelidir.

Lübnanlı yetiştiriciler yanak yamalarının kuşun orijininde olmadığını, Barbarisi adı verilen ırk ile (Bu ırk Türkiye�de Yaşmaklı adı ile bilinmektedir) yapılan kırılmalar sonucu sonradan oluştuğunu belirtmektedirler. Ancak günümüzde yanak yamaları bu güvercinlerin bir standardı haline gelmişlerdir. Şapka ve yanak lekesi bulunmayan güvercinler dünya standartlarına göre değer kaybederler. Bu durum özellikle şapkası olmayan güvercinler için çok daha kesindir. Ülkemizde yanak yamaları bulunmayan Şıhşelli güvercinleri yaygındır. Bu tiplerinin ırkın orijinaline daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde yaygın olarak bulunan Şıhşelliler perçemli olmaları ve yanak yaması taşımamaları ile farklı bir görünüm sunmaktadırlar.

Şıhşelli ırkı güvercinler farklı renklerde karşımıza gelmektedirler. Bu renkler, kırmızı, sarı, siyah ve mavidir. Bu 4 renkte beyazla kombinasyon halindedir. Sadece mavi renk güvercinlerde kanatlar üzerinde iki sıra şerit (kalem) bulunur. Diğer renklerde kanat üzerlerinde şerit yoktur. Şıhşelli ırkı güvercinler bir form ırkıdır. Uçuş için yetiştirilmezler. Bu güvercinler uçurulduklarında fazla uzun uçmazlar ve birkaç tur atıp konma eğiliminde olurlar. Uçarken düz takla attıkları olur. Bu nedenle Avrupa�da taklacı kategorisinde değerlendirilirler.



İstanbullu,[Ela göz, Karagöz veya Muz] :

Bu güvercin ırkı dünyada Damascus adı ile tanınmaktadır. Suriye’nin başkenti olan Şam ın Arapça olarak adlandırılış şekli Damascus dur. Dünyada Damascus ya da Damascene olarak tanılan bu güvercinler, bugün ülkemizde İstanbullu, Ela göz ,Karagöz ve Muz gibi adlarla bilinirler. Lübnan da ise Booz olarak adlandırılırlar. Kendine özgü belirgin bir formu ve rengi olan bu güvercinler, günümüzde Şanlıurfa ilimiz ve çevresinde yaygındırlar.


Köken olarak çok eski devirlerden gelme bir ırk olduğu bilinmektedir. Irksal özelliklerini bugün de belli bir oranda koruyabildiği için, dünyada bu anlamda eşine ender rastlanan ırlardan biri olduğu söylenebilir. Eski Mısır papirüslerinde ve taş oymacılığında bu güvercine ait figürler bulunması, İstanbulluların geçmişinin çok eskilere dayandığını göstermektedir. Eski Mısır�da bereket tanrıçası ile birlikte görülen bir kuştur.

Eskiden Arabistan yarımadasında bu güvercinlere Mahomet (Muhammet) denilmekteydi. Böyle adlandırılmalarının belli bir dinsel inanış temelinde geliştiği bilinmektedir. Bu ırk 1600 lü yıllarda İran ve Osmanlı devletinde de yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu ırk ilk kez 1868 yılında, Osmanlı padişahı Abdülaziz döneminde İstanbul�dan İngiltere�ye gönderilmiştir. İngiltere kanalı ile sonradan diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Güvercinlerin Avrupa�ya yayılmalarını takiben bu güvercinlerin adı da değişmiştir. Bu tarihten sonra bu güvercinlere Damascus denmeye başlanmış ve Muhammet adı terk edilmiştir. Günümüzde de bu adla dünyada bilinmektedir.

İstanbullular uçuş özellikleri bakımından gerdanlı (dewlap) ırklarına benzerler. Filo uçucusu olarak kullanılırlar. Havadaki görünüşleri oldukça etkileyicidir. Göğüsleri biraz daha öne çıkık ve geniştir. İstanbullularda göz rengi, kırmızıya yakın koyu portakaldır. Gözler parlak olur ancak gözlerde dikkati çeken önemli bir özellik gözlerinin biçimidir. Gözler biraz büyük, çok daha alımlı ve güzeldir. Kısa ve kalın olan gaga siyah renklidir. Ayak tırnakları siyahtır. Ayaklar kırmızı ve paçasızdır.

İstanbullu ırkında belli bir renk standardı bulunmaktadır. Bu güvercinler mavi renginde olurlar. Bu renk, taklacı güvercin ırkımızdaki boz (sabuni) gibidir. Vücut açık renklidir. Göğüs üzerinde kına bulunmaz. Vücudun üzerinde herhangi bir renk yaması, yoktur. Bu güvercinler genellikle şeritlidir. Şeritleri koyu siyah tonda ve her iki kanadın üzerinde iki sıra olarak bulunur. İstanbulların pullu olan tipleri de vardır. Bu tipleri renk olarak taklacı güvercinlerimizdeki çakmaklı gibidirler ancak yurdumuzda fazla yaygın değildirler. İstanbullu ırkının Bağdadi ırkı ile kırılması sonucu �şafra� adı verilen kırma bir ırk geliştirilmiştir. Şafralarda renk çeşitliliği daha fazladır. Şafraların mavi renk ve pullu tipleri İstanbulluya benzerler ancak daha iri vücutları, uzun ayakları ve burun eti yoğunluklarının daha fazla olmasıyla ilk bakışta ayırt edilebilirler.



Mülakat :

Makaracı ırklarımızdan biridir. Ülkemizde Mülakat adı ile tanılan bu güvercinler dünya üzerinde, Mülakat Roller ve Mulakat Roller adı ile bilinmektedirler. Mülakatın çubuklu olan tipine Afyon ilimizde Aprak adı verilmektedir. Mülakat, Arapça birleşme, uzlaşma, görüşme anlamına gelen bir kelimedir.

Bu ırka mülakat adı verilmesinin nedeni, Bursa (oynar) ırkımız ile, yabani güvercinlerin (Columba livia) ya da farklı makaracı güvercin ırklarının eşleştirilmeleri sonucu geliştirilmiş olduğu düşünüldüğü içindir. Bu konuda elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. İsim olarak Arapça bir ad taşıması bu birleşmenin muhtemelen Osmanlı devleti dönemlerinde gerçekleşmiş olduğunu düşündürmektedir. Uçuş yeteneklerinin artırılabilmesi için yapılan bu tür melezlemeler belli bir süre sonra ortaya farklı bir ırkın çıkmasına neden olabilmektedir. Günümüzde Mülakat ırkı, Bursa güvercinlerine yakın akraba olan ancak bu ırktan tamamen farklı ayrı bir ırktır. Bazı yetiştiricilerimiz Mülakat ırkını, Bursa ırkının bir renk çeşidi gibi algılamaktadırlar. Bu kesinlikle doğru bir tanımlama değildir. İki farklı ırkı alıp birbiri ile kırdıktan sonra ortaya yeni bir güvercin tipi çıkarmayı becerebildiysek, bu yeni tip eşleştirdiğimiz ırklardan birinin renk tipi olarak algılanamaz. Bu iki ırk akraba olmakla birlikte ayrı genetik yapılara sahiptir.

FİZİKİ ÖZELLİKLERİ

Mülakatlarda kuyruk telek sayısı 12 tanedir ve kuyruk üzeri yağ bezesi bulunur. Bu açıdan Bursa ırkımıza benzer. Nadiren 14 kuyruk telek sayılı mülakatlara da rastlanmaktadır. Bunun yanı sıra Bursa ırkının kendine özgü fiziksel özelliklerinin bir çoğu Mülakatlarda bulunmaz. Kafa biçimi, gaga biçimi ve rengi, vücut biçimi gibi bir çok temel özellik Mülakatlarda farklıdır. Ayrıca Mülakatlarda ayaklar biraz daha kısa olur. Kısa ayaklı olması mülakatlarda bir tercih nedenidir. Bursa ırkında ise ayaklar daha uzundur. Kanatlarını kuyruk üzerinde taşıyan bu ırkımızda, kanatlarda 7 ye 7 formu ve kuyruk teleklerinde ise tamamının beyaz olması tercih nedenidir. Kırkanatlık ve kuyruk teleklerindeki siyah tüyler istenmeyen özelliklerdir. Gagaları beyaz olanlar ve lekesiz olanları daha çok tutulurlar. Vücutlarının ufak olması istenilen bir durumdur. Mülakatlarda gözler birbirinden farklı olabilmektedir. Gözlerden biri açık diğeri koyu olabileceği gibi, her ikisi de koyu olabilir. Mülakatların kanatlarının üzerinde iki sıra kalem (şerit) bulunur. Kanat ve kuyruk teleklerinin beyaz olması gerekir.

UÇUŞ ÖZELLİKLERİ

Mülakat ırkı bugün sayıca çok azalmıştır. Daha önceleri yaygın olarak yetiştirildikleri Bursa ili ve çevresi ile İstanbul�da artık çok az rastlanmaktadırlar. Mülakat ırkımız da makaracı ırklarımızdan biridir. Uçarken makara yapma özelliklerinin iyi olduğu belirtilmektedir. Diğer makaracı ırklarımız gibi uzun ve yüksek uçma özelliklerine sahiptirler. Çabuk ve süratli yükselebilme özellikleri ile daha alçak mesafelerde makara yapabilmeleri dikkat çekicidir. Yuvasına bağlılıkları, pırıltıya duyarlı olmamaları ve uzak mesafelerden yuvalarını bulabilmeleri mülakatları değer verilen bir ırk haline getirmiştir. Bu özellikleri ile diğer makaracı ırklarımızdan ayrı bir yere sahip oldukları söylenebilir.

RENK ÇEŞİTLERİ

Mülakatlarda temel renk mavidir. Ancak mavinin farklı tonları bulunmaktadır. Mülakat renklerini 4 ana başlık altında toplayabiliriz.

Koyu mavi (Dumanlı)
Açık mavi (Nalbant)
Çinili (Çakmaklı, Kirli)
Zeytuni

Nalbant olarak adlandırılan renk tipinde genellikle kafayı tam ortadan ikiye ayıran bir hat bulunur. Bu hattın bir yanı mavi diğer yanı beyazdır. Ayrıca bu güvercinlerde karın altı da büyük oranda beyaz olur. Kestane biçimli olarak nitelendirilen kafa şekline sahiptirler. Alın yapıları diğer mülakatlara göre biraz daha çıkıktır. Nalbantlarda gözler açık renklidir.




Ankut :

Ülkemizde gut, gud, kut gibi adlarla da anılmaktadırlar. Dünyada “Ankut Trumpeter” ya da “Ankhut Trumpeter” adı ile bilinen bu güvercinler yurdumuzda genel olarak ankut adı ile bilinirler.

Köken olarak Orta Asya Türkmenistan kaynaklı olan bu güvercinler, bizim yerli ırklarımızdan olmakla birlikte, Türklerin göçleri ile birlikte dünyaya yayılmışlardır. Bu göçler tek bir tarihte ve tek bir yöne olmayıp farklı zaman dilimlerinde farklı bölgelere yönelmiştir. Bu bakımdan ankut ırkı güvercinler de Ortadoğu’dan, Rusya’ya ve Anadolu’nun içlerinden Avrupa’ya kadar dağılmışlardır.

Türk toplumunda ankut güvercinlerinin özel bir yeri ve önemi vardır. Bunun en önemli nedeni İslam dininin kurucusu Hz Muhammet’in halifelerinden Hz Ali’nin bu güvercinlerden beslemiş olmasıdır. Evliya Çelebi, Hz. Ali’nin de “kırmızı çatal ibikli çakşırlı güvercin” beslediğini ve bu bakımdan bunları beslemenin sünnet olduğu yazmaktadır. Burada bahsedilen güvercinler bizim bugün “ankut” adı ile adlandırdığımız kuşlardır. Çatal ibikten kastedilen şey çift tepedir. ( takka, perçem ) Çakşır ise paça ( tozluk ) anlamındadır.Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde, Peygamberimizin torunu ve Hz Ali’nin oğlu olan ve 680 yılında Kerbela’da öldürülen İmam Hüseyin’in atmaca ve doğan avladığı, ayrıca çakşırlı (paçalı) kut güvercin beslediği yazılıdır. Evliya çelebi bu bakımdan 1638 yılında, İstanbul’da kuşu kuş ile avlayan avcıların, pirimiz İmam Hüseyin’dir dediklerini belirtiyor. Gene Evliya Çelebinin belirttiğine göre ankutların, sadekut, taçlıkut, çakşırlıkut ( paçalı ) gibi çeşitleri bulunmaktadır.

Urfa’da günümüzde ankutların uğurlu olduğuna inanılıyor. Bu inanış kaynağını çok eskilerden almaktadır. Hz Eyüp’ün mağarasında beslediği bilinen bu güvercinlerin, halk arasında çocuğu olmayan kadınlara uğur getirdiği ve hatta gece uykusunda korkan kadınların dertlerine deva olduğu söyleniyor. Hz Eyüp, cüzzam hastalığına yakalandığı için bir mağaraya çekilmiş ve yaşamını burada devam ettirmiştir. Kendisine burada eşi bakmıştır. Hz Eyüp’ün bu mağarada Ankut ırkı güvercinler yetiştirdiği bilinmektedir. Günümüzde bu mağara, Şanlıurfa ilimizin 2 Km kadar güneyinde, Eyyubi mahallesinde bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Halk arasında bir şifa yeri olarak kabul görmekte ve ziyaret edilmektedir.Ankut ırkımızın toplumumuzda böylesine derin ve köklü bir yeri olmasına ve bu kuşları beslemenin dinen sünnet sayılmasına karşın, son dönemde bu ırkı yetiştirenlerin sayıca azalması sonucu bu ırkımız artık ciddi şekilde yok olmuştur. Bu gün daha çok Doğu ve Güneydoğu illerimizde ve özellikle de Diyarbakır’da bulunurlar. Nevşehir’de de yetiştirildiklerini Konya’lı kuşçu arkadaşlardan öğrendim. Nesli tehlikede olan ırklarımızdan biridir. Acilen korunması gerekmektedir. Bugün kuş pazarlarında ara sıra gördüğüm ankutlar, form olarak bozuk bir yapıdadır. Büyük olasılıkla bunlar kırma kuşlardır. Bu tür kırmalarda en dikkat çekici fiziksel özellikler, paçaların olması gereken uzunlukta ve şekilde olmamaları, ön tepe ve takkanın düzgün bir yapıda olmaması, kuşun genel renginin parlak ve canlı olmaması, renklerinin solukluğu ve karışık renkli olabilmeleridir.

Ülkemizin dışında Rusya’da da yetiştirilmektedirler. Bugün bizim değerini bilemediğimiz ankutlara Ruslar, sahip çıkmaktadırlar. Ancak çeşitli Rus kaynaklarında, Russian Trumpeter ( Russian Barabanshik ) ve Bokhara Trumpeter ( Bokharski Barabanshik ) adları ile bilinen Rus trumpeter ırklarının kökeninin ankut ırkı olduğu belirtilmektedir.Dünyada “Ankut Trumpeter” ya da “Ankhut Trumpeter” adı ile bilinen bu güvercinler uçuş kuşu değildirler. Takla atma ve oyun gibi özellikleri yoktur. Uçurulduklarında fazla uçmadan konarlar. Bu nedenle yuva içinde ve bahçelerde form güzellikleri için beslenirler. Bir tür süs kuşu olan bu güvercinlerin en önemli özellikleri, “dem çekme” adı verilen ötüş şekilleridir. Yetiştiriciler arasında, dem çekme özellikleri ve sürelerine göre değer biçilirler. Dem çekişleri dikkat çekicidir. İyi dem çeken bir ankut güvercininin en az 40 – 45 dakika kadar dem çekmesi aranan bir özelliktir. Ankut ırkı tek renk olarak karşımıza gelmektedir. Kızıla çalan kahverengi tonda bir renkleri vardır. Bu renk tonu açık ya da biraz daha koyu olabilmektedir. Ancak renk canlı olmalıdır. Bir de “Ala gut” adı verilen bir rengi daha bulunmaktadır. Bu renkte kanatlar beyaz diğer taraflar kızıl - kahverengidir. “Kamış paça” tabir edilen tarzda uzun ve geriye doğru kıvrık şekilde paçalı olurlar. Paçasız olanı yoktur. Çift tepelidirler. Kafanın önünde düzgün bir perçem, arkada ise düzgün bir takka bulunmalıdır. Tepesiz olanlarına nadiren rastlanmaktadır. Bunlar kırma kuşlar olup değersizdirler. Gagaları normalden biraz uzun olur. Vücutları normal güvercinlere göre biraz daha büyüktür.

Ülkemizde dem çekme özelliği olan diğer güvercin ırkları arasında, demkeş ve kumru gibi ırklarımız da vardır. Kahverengi demkeşle, ankut birbirine benzerler. Demkeş biraz daha iri vücutludur. Ancak her iki ırkın ötüş şekilleri ( kuğurmaları ) birbirinden farklıdır. Konya yöresinde ankut ve demkeş güvercinlerinin, ahırlardaki örümcekleri yedikleri düşünülmektedir. Bu bakımdan bu güvercinlere bu bölgemizde “ahır kuşu” adı verilmektedir. Ankut ırkımız bugün süratle yok olmaktadır. Korunması için acilen önlemler almak gerekmektedir. Bu konuda tek tek yetiştiricilere de görevler düştüğü gibi, daha çok yerel yönetimler ve belediyelerin bu konuda duyarlı davranması gerektiği inancındayım. Bu gün birçok belediye kendi yerel dokusunu korumaya, otantik değerlerini yeniden canlandırmaya çalışmaktadır. Kaybolmaya başlayan güvercin ırklarımız için de aynı duyarlılığın gösterilmesi gerekmektedir.




Adana[posta] :

Dalıcı güvercin denilince hiçbir ırkın Adana ile boy ölçüşebileceğini düşünemiyorum. Bulutların içinden atlayıp, salmaya kadar durmadan çırpınan bir postayı izlemenin zevkini başka bir ırktan almak imkansızdır.

Adana’da bu kuşlar 3’lü bazen de 2’li uçurulur ve uçan her bir gruba posta adı verilir. Postalar postadaki en iyi kuşa göre isim alırlar. Örneğin; Sakar Postası veya mavili Şami Postası gibi…

Postada bulunan kuşlardan en az biri kesinlikle öncü olmalıdır. Yani, salmadan parlak (pırıltı) çekildiğinde (genelde beyaz renkli bir kuş, kuyruk ve bel bölgesi civarından tutulup sallanır. Yüksekteki kuşlar bunu atlama sinyali olarak içgüdüsel algılar ve dalışa geçer) ilkin öncüler cevap verir. Diğerlerine ise takipçi denir ve bunlar öncüyü takip ederler. Öncü takım komutanı gibidir. Diğer kuşlardan üstün tutulurlar. Sadece takipçilerden kurulu bir posta aşağıya alınamaz. Özellikle taritlik döneminde (erkek kuşların dişileri kovaladığı, yumurtlatmadan önceki dönem) bu kuşların parlak hassasiyetleri en yüksek seviyesinde olur. Bazen, tarit (arkacı) bir takipçi bile öncülük yapabilir. Mükemmel posta demek bulutların içine kadar birbirinden ayrılmadan, kısa sürede, salmanın etrafından çok fazla ayrılmadan (düşmeden) yükselmiş üç kuşun, sadece kuru ( diğer kuşları açmadan) parlak ile anında hiç caymadan ve dönmeden ( döneklerdeki gibi bir iniş, hem sahibi hem kuş için prestijin zedelenmesi anlamına gelir) aşağıya kadar dalmasıdır. Ek olarak kuşlar dalma esnasında çırpınırlarsa (daha önce inmek için yarışırlar) seyre doyum olmaz. Bazı kuşçular çırpınan, bazıları ise oklava gibi oynamayan kuşları severler. Ama genelde, çırpınan kuşlar daha makbuldür. Cayan, yavaş inen, yavan inen, dönen kuşlara iyi gözle bakılmaz. Bunlar genelde yadırgaya (yabancı kuş tutarken kullanılan seviye olarak ikinci sınıf kuşlardır) uçurulur. Amaç, seyir değildir. Genelde tek amacı başkasının kuşlarını tutmak olan kötü niyetli insanlar tarafından beslenir. Adana güvercinlerinde renk değil performans önemlidir. Renkleri genelde siyah, beyaz, mavi, kırmızı, bu renklerin kombinasyonları ve tonlarıdır. Her rengin özel bir adı vardır.

Mesela;
• Sakar; Her tarafı siyah kanat ucu beyaz
• Zırklı veya Zırhlı; kanatlar siyah, lacivert ve mavi kombinasyonu, göğüs açık mavi
• Şami; Açık mavi kanat üzeri iki siyah çizgili
• Maverdi; beyaz ve kırmızı(kahve) tonları olup kırmızının şekli ve tonuna göre, çubuklu veya şarabi maverdi gibi isimler alabilir.
Tüm kuşların isimlerini açıklamak şu aşamada gereksiz.Fakat tüm kuşlar bunlardan başka, başıbeyaz, bozuk, katrani, muskalı, gerdanlı, küpeli gibi sıfatlar alabilirler. Mesela; başı beyaz küpeli sakar, bozuk katrani zırhlı, muskalı mavili şami, aynalı şami, şami safi gibi…

Bu kuşlar ebat olarak diğer kuşlardan daha iridir. Başları iri çekiç şeklinde, boyunları kalın ve uzundur. Kanatlar uzun ve geniştir. Burunları kısa ve genelde küttür. Oldukça heybetli bir ifadeleri vardır. Tüy dökme mevsiminde, özellikle kanat baş zirfeleri (en büyük tüy) gelmeden uçamazlar.Bu mevsimden sonra tekrar eski performanslarına getirebilmek için çok idman yaptırılması gerekir.

Yukarıda sayılan özelliklerde olmayan kuşlar genelde çandır denilen başka türlerle melezlenmiş kuşlardır ki bunlarda parlak hassasiyeti ve kendilerine has uçma özellikleri aranmaz. Havada kanat vurmadan süzülen (fiske atmak veya tonga yapmak), döneklere, kelebeklere ve oynarlara has hareketler yapan güvercinlere iyi gözle bakılmaz. Gerçek postayla uçurulmazlar. Çünkü kuşun kendine münhasır uçuşu bozulabilir. Adana kuşları salmanın etrafında küçük daireler çizerek yükselirler. Merdiven çıkar gibi, birbirlerinden ayrılmadan dönek atmaları istenir. Parlak çekme zamanı, kuşların yüzlerini salmaya döndükleri anda olmalıdır ki kuş hemen cevap verebilsin. Fakat, ender olarak kuşun arkası dönükken çekilen parlağı görüp dalabilen kuşlarda vardır ki bunları bulup yetiştirmek gerçekten zordur. Postalar 15-30 dakika arası istenilen yüksekliği bulmalıdırlar. Bu yükseklik yetiştirici tarafından tecrübeyle belirlenir. Ama genelde kayıplara sokulduğunda parlak hassasiyeti azalır, cayma meydana gelebilir. Herkes kuşunu çok yükseğe yollayabilir ama bir parlakta aşağıya alabilen kuşçu sayısı çok azdır. Adana güvercinlerini beslemek uzun bir tecrübe gerektirir.Diğer kuşlardan daha zor sökülürler (yavru iken), uçurulmaları özen ve itina ister, sallapati uçurulduklarında zevk vermezler. Mutlaka işi iyi bilen bir ustanın yanında belirli bir süre gözlem yapılmalıdır. Aksi takdirde bu kuşları diğerlerinden ayıran özellikleri görmek mümkün olmaz. Çağımızın en büyük problemi; melezleme yani kanın bozulması sebebiyle arı kan güvercinleri bulmak oldukça zordur. Bilinçsiz yetiştiricilerin cahilce çiftleştirmelerinden dolayı artık Adana‘ya has uçma ve dalma özellikleri yok olmaya başlamıştır. Bu kuşlar her çiftin kendine ait ayrı bir gözü olduğu 6-8 gözlü dolap denilen kümeslerde beslenir. Çok evcil olan bu kuşları dolaplamak kolaydır. Çoğu zaman dolabının kapısını açar açmaz kendiliğinden girerler. Özellikle postalar art arda uçurulduğu için kuşların yerlerine kendiliklerinden girmesi oldukça önemlidir. Çünkü bir posta indirilmeden diğeri genelde bırakılmaz. Her posta (3lü kuş grubu) genelde aynı kuşlarla uçurulur. Bu kuşlar uçma stillerine göre uygun ekürilerle uçurulur. Öğür denilen bu eküriler uçarken katiyen ayrılmazlar. Öğür yapma aşamasında yetiştiricinin tercihi çok önemlidir. Yanlış kuşlarla uçurulan kuşların performansının ne denli azalacağını gören biri olarak tecrübenin önemini tekrar vurgulamak isterim. Sabah erken vakitte veya akşam serinlikte uçurulan kuşlardan daha fazla randıman alınır. Ama uzun süre uçmamış veya daha yeni yeni postalara katılan acemi kuşlar çalıştırmak amacıyla günün her saatinde uçurulabilir. Rüzgarlı ve puslu havalarda bu kuşları uçurmak çok risklidir. Çünkü kuş parlağı göremeyecek kadar uzaklaşır veya görmezse genelde tutulur. Bu yüzden kuşlar havada iken devamlı gözle izlenmelidirler. Mükemmel parlak hassasiyetleri nedeniyle bazen yabancı salmalara bile akarlar. Bir indiklerinde de genelde yakalanırlar. Bu yüzden parlak elde uçurulmalarını tavsiye ederim. Özellikle yavru kuşlar en küçük bir pırıltıya, parlağa atlayarak kolayca tutulurlar. Ama bu aşama atlatıldıktan sonra ve bir yumurta gördükten sonra damı daha iyi tanırlar ve yakalanmaları zorlaşır.

Performans kuşu olan Adana güvercinlerine genelde yavru besletilmez. Çünkü yavru beslemek kuşun performansını azaltır ve çabucak yaşlandırır. Bu yüzden dönek, kelebek veya çandırlara yavru (cülük) besletilir. Ayrıca yumurtadaki kuşların parlak hassasiyeti çok azaldığından dolayı (salmaya gelme hırsları azalır) çıkan yumurtaları başka kuşların altına sürülür. Böylece kuşların en iyi performansı verdiği taritlik dönemi (yumurtlatmadan önceki dönem) öne alınmış olur. Özellikle postalar öncü kuşun tarit olduğu dönemlerde en iyi randımanı verirler. Bu yüzden öncülere genelde hiç yavru besletilmez.Toplu olarak da uçurulabilen bu kuşlar bazen dönek veya kelebeklerle birlikte de uçurulabilir. Her zaman ilk dalanlar mutlaka bunlar olacaktır. Böylece döneklerin dalmasında ateşleyici faktör olabilirler. Fakat şunu belirtmeliyim ki zamanla kuş Adana’ya has uçma özellikleri yitirecektir. Tavsiyem; bu kuşları yanlarına başka ırk katmadan 3’lü gruplar halinde uçurun ve parlakla sinyal verdiğinizde öncü kuşun atlamasını ardından takipçilerin çırpınmasını seyredin. Bunu bir yaşadığınızda, bırakmanız mümkün olmayabilir.




Bayburt :

Adını Doğu Karadeniz bölgemizdeki Bayburt ilimizden alan, Bayburt ırkı güvercinlerimiz dünyada İngilizce olarak “Turkish whisperer” adı ile tanınmaktadır. Türk fısıldayıcısı ya da ötücüsü adı ile çevirebileceğimiz bu tanımlamadan anladığımız kadarı ile dünyada bu güvercinlerin ötücü yanı ön planda ele alınmaktadır. Ülkemizde de ötücü ırklarımız içersinde değerlendirilmektedirler.


Bayburt ırkımız, Bayburt ili ve çevresinde yerel olarak “Çift Gugul” adı ile de bilinmektedir. Dünyada Belçika’da yetiştirilen “Belgian Ringbeater” adlı ile bilinen ırk, Bayburtların büyük olasılıkla çemberci ırklarla ( Trabzon ) kırılması sonucu geliştirilmiştir. Bu nedenle iki ırk birbirine çok benzemektedir. Belki de bu nedenle ve Trabzon ile yakın bölge kuşları olması sebebi ile, Bayburt ırkımız çemberci bir ırk gibi değerlendirilme eğiliminde olmuştur. Oysa Bayburt ırkımızda çember hareketi yoktur. Çember hareketi ülkemizde ve hatta dünya üzerinde sadece Trabzon ırkımıza özgü bir davranış biçimidir. Bayburt ırkımız tamamen yerel bir ırktır ve ülke genelinde fazla bilinen ve yetiştirilen bir ırkımız değildir. Bu nedenle hakkında az bilgiye sahip olduğumuz bu ırkı kısaca ve bildiğim oranda anlatmaya çalışacağım. Yetiştiricilerinden daha sağlıklı bilgiler geldiğinde bu ırkımızı daha iyi tanıyacağımız inancındayım.

Bayburt ırkının karakteristik özelliklerinden biri ötücü olmasıdır. Özellikle erkek kuşlar dişilerine kur yaparken ötüşlerini sergilerler. Bayburt yetiştirilen kümeslerde genellikle yerde uzunca bir sırık bulunur. Kuş ciğerlerine derin bir hava çekip olduğundan daha büyük görünerek bu sırığın boyunca baştan sona öterek yürür. Bu ötüş şekli yörede “sırık çekme” olarak adlandırılır. Sırık çekme şeklinde ötüş sergileyen kuşlar sağlıklı ve değer verilen güvercinlerdir. Bayburt güvercinin iyisi ötüşten sonra Denizli horozlarında olduğu gibi baygınlık geçirir.

Çift gugul denmesinin nedeni bu güvercinlerin takka ve perçemli olmalarından kaynaklanmaktadır. Nadiren sadece arka tepeli ( takkalı ) olanlarına rastlanmaktadır. Ancak fazla tercih edilmezler. Bu güvercinlerde takka büyük ve kepçe gibi kulaktan kulağa uzanmalıdır. Belçika’da görülen akrabalarında sadece takka vardır. Vücutları orta büyüklükte ve hatta biraz iricedir. Yuvarlak bir baş üzerinde normal büyüklükte gözler ve gaga yer alır. Gaga normal boydadır, ancak normalden biraz ince görünümde olup zarif bir yapısı vardır. Kuşun rengine göre koyu ya da açık renk olabilmektedir. Gözler normal boydadır ve göz çevresi halkası belirgin değildir. Göz renkleri kuşun rengine göre değişmektedir. Genellikle koyu renk gözlere, ( kırmızı ve portakal rengi ) rastlanmaktadır. Nadiren açık renk gözlü olanları bulunur. Ayaklar paçasız olup açık kırmızı renktedirler. Kanatlarını kuyruk üzerinde taşıyan bir ırkımızdır.

Bayburt ırkımız ötücü olmasının yanı sıra uçucu özellikleri de bulunan bir güvercindir. Uzun uçtuğu söylenmektedir. Uçarken takla da atar, ancak taklası havada yuvarlanma gibidir. Genellikle tek takla atar. Bazen iki takla üst üste attığı gözlenirse de bu taklalar hiçbir zaman taklacı güvercinlerdeki gibi değildir. Bayburt güvercinleri bir de “Bel kırma” adı verilen kuyruğa basıp aşağı doğru düşme hareketi yaparlar. Kanat sesleri oldukça fazladır. Ürkek yaradılışlı bir güvercindir. Ele gelme tarzı yoktur. Yuvaya girdiğinizde kaçacağım diye tozu dumana katar. Kendini yerden yere vurur.

Bayburt güvercinleri genellikle alacalı renklerde olurlar. Görülen başlıca renkleri, Beyaz, Siyah, Kırmızı, Sarı ve Mavidir. Alacalı olanlarda bu renkler çeşitli şekillerde karışık olarak karşımıza çıkar. Kanat ve kuyruk telekleri beyaz olanları bulunduğu gibi sadece kanat telekleri beyaz olanları, kuyruk telekleri ise kuşun kendi renginde olanları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra kanat ve kuyruk telekleri beyaz olmayıp kuşun kendi renginde olanları da vardır. Yaşmaklı denilebilecek tarzda gaga altından boyuna doğru beyaz yamaları bulunanları gözlenmektedir. Alacalıların yanı sıra düz renk olanlarına da rastlanmaktadır.

Bayburtların bazılarında dikkat çekici bir renk yapılanması gözlenmektedir. Bu tür olanlarının en belirgin özellikleri kuşun boyun kısmında önden arkaya doğru gittikçe daralan ay şeklinde beyaz bir renk yaması bulunmasıdır. Bu yamaya yörede “yıldız” adı verilmektedir. Bu renk yaması kuşun boynunda asılı bir kolye gibi durmaktadır. Bu yama takkaya kadar düzgün bir şekilde çıkar ve incelerek son bulur. Bu yamanın kafa üzerine uzama yapmaması gerekmektedir. Bu beyaz bölümün haricinde kuşun iki yerinde daha beyazlık bulunur. Bunlardan ilki kuşun kanat telekleridir. Bu güvercinlerin kanat telekleri beyaz olur. İkincisi ise kuşun karın bölgesi ve ayaklarıdır. Gövdenin hemen altından başlamak üzere bu bölümlerde beyazdır. Bunun haricinde Kanat kapakları, kuyruk telekleri ve boyundaki beyaz yama ile karın arasında kalan kısım ise renklidir. Renkli bölümler kuşun rengine göre değişik renklerde olabilirler.

Renk Çeşitleri

Süt Beyaz : Düz renk beyaz olanlarına yörede bu isim verilir. Düz beyaz olanları az bulunmakta ve değerli kabul edilmektedirler.

Kara : Siyah olanlarına “Kara” adı verilir.

Mor : Kırmızı olanlarına “Mor” denilmektedir.

Açık Mor : Sarı renk olanlar “Açık mor” olarak bilinirler.

Kumru Tüylü : Mavi renk olanlarına “Kumru tüylü” denilmektedir. Mavi harici bütün renkler şeritsizdir. Mavi renk olanlarda kanat üzerinde iki sıra şerit bulunmaktadır. Mavi renk olanlarda göz portakal rengi ve gaga siyah olmaktadır. Diğer renklerde göz koyu tonlu gaga ise açık renktir.

Alacalı : Bayburt kuşlarının alacalı renkli olanları oldukça yaygındır. Alaca olanlar kendi içlerinde farklı adlandırmalara sahiptirler. Örneğin, Kırmızı renk olup üzeri beyaz pullu olanlarına “Butlu”, Beyaz renk olup üzeri kırmızı pullu olanlarına ise “Kınalı” denilmektedir.




Taklambaç :

Ülkemizde yaygın olarak Konya’da yetiştirilen bir ırkımızdır. Konya’nın eski ve yerli ırkları arasında olup, Konya’ya Anadolu Selçukluları ile birlikte geldiği tahmin edilmektedir.

Yaklaşık 1000 yıldır Anadolu’da tanılan ve bir ırkımız olup, Konya’da halk arasında “Pirinç dıkdık” adı ile de bilinmektedir. Buradaki dıkdık kelimesi gaga anlamındadır. Bu güvercinlerin gagaları küçük olduğu için bu ad verilmiştir. Günümüzde sayıları çok azalmıştır. Konya dışında neredeyse hiç görülmezler. Konya’da ise eski kuşçuların bazılarında bulunabilirler. Bu nedenle nesli tükenmek üzere olan bir ırkımız olup acil olarak korunması gerekmektedir.

Dünyadaki güvercin ırkları içinde tanınmadığı için yer almayan ve belli bir adı bulunmayan bir ırkımızdır. Konya Büyükşehir Belediyesi hazırladığı bir web sayfasında, Konya’da güvercin yetiştiriciliğine uzun bir yer vermiştir. Bu yazı içersinde Konya’da kuşçuluğun çok eskilere dayandığını belirtmekle birlikte, Konya’nın yerli ırkları olan Selçuklu ve Taklambaçtan hiç bahsetmemesi ilginç ve bir o kadar da kaygı vericidir.Taklambaç ırkı , düz oyunlu bir kuştur. Uçarken tek takla atar. Hiç takla atmayanları da vardır. Takla atanları daha tercih edilirler. Taklambaç ırkında ayaklar paçalı olur. Çok nadiren paçasız olanları da görülür. Bunların kırma oldukları düşünülmektedir. Bu tipleri değersiz olarak kabul edilirler. Uçarken Mardin tipi taklacılar kadar yükseğe çıkmaz, orta yükseklikte bir saat kadar uçarlar. Ancak düzenli uçurulmaları halinde, uçuş özellikleri bakımından aynı Mardin taklacıları gibi yüksek ve uzun uçmaktadırlar. Ancak Mardin tipi taklacılarda görülen, sefere gelme ve fişekleme gibi bir oyun tarzları yoktur.Bu ırkta gaga küçük kalın ve çekkin ( geniş ) bir yapıdadır. Bu nedenle kan olarak Mısri (Güllü, Bango ) ile akrabalıkları olduğu düşünülmektedir. Ancak taklambaçlar, fiziksel olarak göğüs gülü bulunmaması, paçalı oluşları ve gözlerinin küçük oluşu ile bu ırktan ayrılırlar. Bunun yanı sıra bangolara göre vücutları biraz daha büyük yapılıdır. Ayrıca uçarken takla atma özellikleri vardır. Bu özellik bangolarda görülmez.Tüy örtüleri sık dokuludur. Düz kuyrukturlar ve kuyruklarındaki telek sayısı 12 – 16 arasında değişir. 12’den fazla kuyruk teleğine sahip olanlar makbul sayılmazlar. Arka takkalı ya da takkasız olabilirler. Göz yapıları küçüktür. Renk olarak çeşitli renklerde olabilmektedirler. Rastlanan başlıca renkleri, beyaz, siyah ve bunların çeşitli karışımları şeklindedir. Bu renklerin yöresel adlandırılışları şu şekildedir. Aktaklambaç, karataklambaç, karakafa, karakuyruk, karakafa karakuyruk, çallı taklambaç ve kırgın. Ayrıca bu renklerin de bazı alt varyasyonları bulunmaktadır.
AK TAKLAMBAÇ :Bütün vücudu tamamen beyaz renktedir. Bazen beli siyah ak taklambaçlara rastlanır bunlara “beli kara” adı verilmektedir. Gene ak taklambaçların bazen kuyruklarında siyah ve beyaz telekler karışık olarak bulunabilmektedir. Bu tür kuşlara “ebrulu” adı verilmektedir.
KARA TAKLAMBAÇ : Bütün vücudu tamamen siyah renktedir. Bazen bu siyahın tonu hafif açık ve mat bir tonda olabilir. Bu tür kara taklambaçlar değersiz olarak görülürler. Bu kuşlara, “boz zidgara” adı verilmektedir. Bazen de kuşun kafasında beyaz cimke adı verilen benekler bulunabilir. Bu tür kara taklambaçlar ise, “çakal zidgara” adı ile anılırlar.
KARAKAFA : Güvercinin baş kısmı siyah olup diğer tarafları beyazdır. Baş kısmındaki siyahlık boyna doğru sarkma yapmamalıdır. Aynı güvercin “ala” adı ile de anılır. Karakafa kuşlarda eğer beyaz renk normalden daha fazla ise bu kuşlara “kız alası” adı verilir.
KARAKUYRUK : Güvercinin kuyruğu tamamen karadır. Bütün vücut beyaz olur fakat kuşun sırtında “kalp yamalı” adı verilen bir siyah leke vardır. Aynı güvercin “karakuyruk alası” adı ile de anılır. Kara kuyruklarda eğer omuzdan göğüse aşağıya doğru inen siyah bir renk varsa buna “peşkirli” denilir.
KARAKAFA KARAKUYRUK : Güvercinin baş ve kuyruk siyah, diğer tarafları beyaz renkte olursa bu şekilde adlandırılmaktadır. Bazen bu kuşlarda, kuşun kuyruğunda enine şekilde beyaz bir hat bulunur. Bu tür karakafa karakuyruklara, “fenerli” adı verilir.
ÇALLI TAKLAMBAÇ : Bu taklambaçlar da vücut ve kuyruk siyah renkte, kanatlar ise beyaz renkte olur. Bu kuşlarda göz rengi “çakır” tabir edilen tarzda mavi ya da bej hareli bir yapıdadır. Çakırlık her iki gözde de vardır. Bu tür güvercinler “kuyruğu siyah çallı” adı ile de anılırlar.
KIRGIN : Siyah ve beyazdan oluşan karışık renkli bir kuştur. Belirgin bir renk özelliği yoktur. Genellikle kafa, kuyruk, kanat ve paça beyazdır. Boyun ve gövde ise siyahtır. Fazla değerli olarak görülmezler.

TAKLAMBAÇ IRKININ BUGÜNKÜ DURUMU

Bu ırkla ilgili olarak Konya’da yaptığım araştırmada, ırkın ciddi şekilde azaldığını gözlemledim. Konya’da sadece eski ve yaşlı kuşçuların ilgi gösterdiği bir ırk olan taklambaçlar, yaygın değiller. Konya’da Pazar günleri “muhacir pazarında” kurulan kuş pazarında bu güvercinlerden sadece 4 tane görebildim. Bu pazarda ağırlıklı olarak Mardin tipi taklacı güvercinler bulunuyor. Selçuklu ( enseli ) ırkına göre biraz daha yaygın olduğu söylenen bu güvercinlerde de renk çeşitliliği azalmış durumda. Ben sadece ak, karakuyruk ve kırgın renklerine rastladım. Diğer renklerin fazla yaygın olmadığı ve azalmış ya da kalmamış olduklarını tahmin ediyorum. Ben Konya’da bu ırkı yetiştiren Atilla bey ile görüşüp kendisinden ırkla ilgili çeşitli bilgiler aldım.



Trabzon :

Bugun Türkiye’de nadir bilinen ırklardan biridir.En bilgili güvercinseverlerin bile hakkında pek bilgisi olmadığı kaybolmaya yüztutmuş bir ırkımızdır.Türkiye’de genel olarak bence taklacı merakının fazlaca ortaya çıkması yüzünden kaybolma noktasına gelmiştir. Esasında güvercin uçurmaya vakti olmayanlar için Görüntü ve oyun açısından ideal bir ırkdır.

Fiziki bakımdan iri yapıları ve Oyunu uçarken değil yerde yapması yönünden beslemesi diğer ırklara göre daha zahmetsizdir. Odalarda ,APARTMAN DAİRELERİNDE balkon kümeslerinde, ufak yuvalarda yani evlerde rahatlıkla beslenecek bir ırktır. Fiziki yapısı ile ilgili genelleme yapacak olursak iridirler.Renk olarak da Siyah( Arap) ,Mor(kırmızı),mor tonları, beyaz, sarı(renk kartelasına göre değerlendirirsek hardal sarı vaya oksit sarı diyebiliriz. başka bir ırkta böyle bir sarı görmedim),hopal(yabani rengi) ve tonları,ve bunların kendilerine göre türevleri diyebiliriz. Mesela resimlerdeki kuşların TRABZON ‘daki adı HOPALLI MOR dur(Kanatlarındaki kırmızı şeritlerden dolayı).. Ayrıca bir renk varki onun resmini henüz çekmedim KARAMOR(siyah olup kanat uzeri kırmızı pulludur.)Onunda resmini zamanla siteye koyacağım.Güvercinsever arkadaşların bence mutlaka görmesi gereken bir renk , güzellik…görmeyen çok şey kaçırmış,bilmemiş, haberdar olmamış demektir bence…birde GAYABA dediğimiz yabani tipi olup çakmaklı olandır. Göz renklerine gelince: en çok görülen renk gözde sırayla; beyaz sarı kırmızı siyah’tır ah bir de Ela’sı olsa


Gaga genelde beyaz olur,siyah olan ve beyaz olup hafif siyah lekeli olanlarda vardır.ve gaga Trabzon tabiri :guduk diğer ırklara göre daha iri ve uzundur. Tırnaklar genelde beyaz olur.Ayaklar kırmızı ve paça asla bulunmaz.Kıt paça bile görülmez.. Tepe Trabzon tabiri gugul adıda ordan geliyor.. Tepe tamamen kepçe gibidir, ve büyüktür ve tepenin boyna dogru bitimin de gül vardır.Bu guller tepesine guguluna ayrı bir güzellik katar.


Oyununa ; Yaptığı harekete gelince: ilk önce şunu bilmek gerekir.Çok azgın kuşlardır.Yuva dışında bile damlardaki bütün yabani kuşlara sulanırlar… Bence oyunu da burdan geliyor. Bu kuşlarda genelde Erkeği oynar dişisinin de oynadığı nadir görülür.Neyse gelelim oyuna.. Dişi kuş yerdeyken Erkeği bıraktığınız da Erkek kur hareketleriyle dişiye yaklaşır.Dişinin etrafında dönüp, kabardıktan sonra tam dişinin üzerine ama tam olarak ; dikine havaya dogru füze gibi fırlar bu havaya dogru diklenme 50cm den başlar 1 metre 1,5 metre veya 2 metre olabilir tam tepe noktaya geldiğinde dişinin tam üzerinde halka şeklinde daire çizer bu daire geniş de olur dar da olabilir.Bu daireye bölgede çember denir çember 1,2,3 tur olabilir 1 ters 1 düz olabilr yani 360 derece döndükten sonra ani hareketle tekrar tersine dönebilir ..iki ters bir düz , iki ters iki düz çember atabilir. ve dişinin üzerine en yakın noktaya tekrar iner.Çok değişik bir hareketdir ve dünya da başka bu hareketi yapan bir ırk şu ana kadar duymadım… Esasında bu hareketi anlatmak çok zor. Görmeniz izlemeniz lazım… Bu hareketi Sadece erkekler yapmaz dediğim gibi dişilerden de nadiren aynı hareketi yapan olur.Bu arada asla dişiyi oynarken anlayamazsınız dişimi erkekmi diye.. Yavru bakımı konusunda Paçalılardan daha iyidirler yalnız.Devamlı yumurtaya sürdüklerinden dolayı yavrular daha buyumeden tekrar yumurtlarlar..Burda yetiştiricilerin çok dikkatli davranmaları gerekiyor… Havada ki hareketlerine gelince havada fazla bir özellik göstermezler yarım saat veya daha fazla havada kalabilirler.Genelde havada kalmaları yuvayı tanımak içindir.Yuvayı tanıdıktan sonra etraftaki damlarda v.s gezinirler.Hava da tek takla ve bel kırma hareketi yapabilirler.Taklaları yuvarlanma şeklindedir. Bel kırma hareketi ise havada bellerini kırıp kendilerini bir an boşluğa bırakma hareketidir.Genelde yuvaya inerken yaparlar.


Birde şunu belirteyim zekidirler.Kolay kolay yakalanmazlar.Başkasının yuvasına kolay kolay gitmezler.İnse bile yem yer, doyar gider.Tabi limon sandığı kapanı kurulmamışsa…Diğer ırklarla karşılaştırdığımızda genel olarak ürkektirler.Kolay kolay ele gelmezler.Yani yakalayamazsınız ugraştırırlar.Oda sizde yakalayacağim diye yuvanın içinde nefes nefese kalabilirsiniz. Gerçi Oda tatlı bir ugraş…


Artık bu kadar anlattıgımdan sonra derhal gidin bir çift Trabzon Tekgugulu edinin derim ben size..







Çorum Çıplağı :

Çorum güvercinleri Anadolu’nun yerli ırklarından biridir. “Çorumlu” ya da daha yaygın adı ile “Çorum çıplağı” olarak bilinirler. Bu güvercinlerin “çıplak” olarak adlandırılmalarının nedeni ayaklarının paçasız olmasından kaynaklanmaktadır. Ülke genelinde fazla yaygın olmadıklarından iyi tanınan ve bilinen bir ırkımız değildir. Daha çok Çorum ilimiz ve bu ile bağlı ilçelerde ve özellikle de Alaca ilçesinde yetiştirildiği bilinmektedir. Çorum dışında Yozgat ilimizde yetiştiricileri bulunmaktadır. Bu bölgelerde değer verilen bir güvercin çeşididir.

Bu güvercinler taklacı güvercinlerimizin bir kırması olarak ortaya çıkmışlardır. Ülkemizde çok yaygın olan Mardin tipi taklacılarla, muhtemelen makaracı ırkların kırılması sonucu üretilmiş olan bu ırk, melez bir ırk olduğu için ülke genelinde fazla kabul görmemiştir. Oysa eski ve kendine özgü özellikleri bulunan bu ırkımızın doğru bir tanıtımla hak ettiği değeri bulacağı kesindir. Çorum çıplakları ilgi azlığından gün geçtikçe azalan ve bazı renk tipleri neredeyse tükenme noktasına gelmiş bir ırkımızdır. Bu durum yetiştiriciliğimiz açısından ve yerli ırklarımızı korunabilmesi açısından kaygı verici bir durumdur.

Çorum ırkı güvercinlerin köken olarak ne kadar eskiye gittiği konusunda elimizde net bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bu ırkımızın Hititler döneminden bu yana Anadolu’nun önemli şehirlerinden biri olan Çorum ilimizden kaynaklandığı konusunda bir kuşku yoktur. Çorum ırkının eski yetiştiricilerinden alınan bilgilere göre bu ırkın Osmanlı devleti döneminde de Çorum’da yetiştirildiği bilinmektedir.

Yetiştirildikleri yuvalarına çabuk adapte olmasıyla tanınan bu güvercinler, yetiştirildiği evi kolay unutmama eğilimindedirler. Bu nedenle 4-5 yıl aradan sonra bile ilk evine dönen kuşlar olduğu bilinmektedir. Özellikle sağlam damarlı kuşlarda bu özellik daha da belirgindir. Çorum ili içinde eke kuşları alıştırmak bu nedenle biraz sorun olmaktadır. Hastalıklara karşı dayanıklı bir ırkımızdır. Yavru verimlilikleri oldukça iyidir. İyi bir yavru bakıcısıdırlar. Diğer ırklara göre daha az yem tüketiyor olmaları ise ekonomik bir özellikleridir.

FİZİKİ ÖZELLİKLERİ

Çorum çıplaklarının en belirgin fiziki özellikleri ayaklarında paça bulunmamasıdır. Bu güvercinlerin ayaklarında dirsekten aşağıda tüy bulunmamalıdır. Dirsekten aşağısı tüylü olan güvercinler değer kaybına uğrarlar. Bu tür kuşlar paçalı ırklarla ve özellikle de Mardin tipi taklacılarla yapılan kırılmalar sonucu ortaya çıkarlar. Çorum çıplaklarında beyaz renk olanlar haricinde dikkati çeken ikinci özellik ise, kanat teleklerinin beyaz, kuyruk teleklerinin ise kuşun kendi renginde olmasıdır. Kanat teleklerindeki beyazlık baştan itibaren 7-10 telek arasında değişir. Her iki taraftan eşit sayıda teleğin beyaz olması bir tercih nedenidir. Karın altı bölgesi ise kesme şekilde beyazdır.

Çorum çıplaklarının ayakları biraz ince yapılı olur. Ayakların çıplak kısımları kırmızı renklidir. Orta boy kuşlardır. Taklacı güvercinlere göre biraz daha minyon bir yapıları vardır. Kafaları yuvarlak biçimli olur. Gaga orta uzunlukta ve biraz ince yapılıdır. Gaga rengi, koyu renk kuşlarda siyah olurken beyaz renk olanlarda kemik rengi olur. Göz çevresi halkası biraz belirgin ve beyaz renklidir.

Çorum çıplaklarında eski dönemlerde tepelilik özelliğinin bulunmadığı bilinmektedir. Son yıllarda bazı renklerin arka tepeli (takkalı) tipleri geliştirilmiştir. Arka tepeli tipleri çok yaygın değildir. Çift tepeli ya da sadece ön tepeli (perçemli) tipleri olmaz. Kanat sesleri yok denebilecek kadar azdır. Eğer bir Çorum çıplağında kanat sesi varsa bu Mardin tipi taklacılarla bir kırılma belirtisidir. Hareketli ve enerjik yapıda kuşlardır.

PERFORMANS ÖZELLİKLERİ

Bu güvercinler uçuş özellikleri için yetiştirilen performans kuşlarıdır. Uçarken takla atarlar ve oyun yaparlar. Çorum çıplakları arasında damcı ya da havacı şekilde olanları bulunur. İçlerinden çok iyi oyunlu ve uzun uçan kuşlar çıkabilmektedir. Oyunsuz olanları tercih edilmez ve değersiz olarak görülürler. Uçuş özellikleri bakımından Mardin tipi taklacılara benzerler. Konya civarında Çorum güvercinlerine bu nedenle, “Çorumlu Mardin” denilmektedir. Yüksek uçarlar, özellikle ilk uçurulduklarında iyice yükselirler bazıları havada oyun yapar. Oyun sırasında 5-8 adet takla atarlar. Bazıları ise ilk yükselişten sonra bir süre yüksekte uçar ve yorulunca alçalmaya başlarlar. Alçalmasıyla birlikte yuvasının üzerinde oyun gösterirler. Kanatlarına oldukça hakim bir ırk olduğundan Mardin tipi taklacılar gibi iniş sorunları yaşamazlar. Kuş uçurmak için uygun yeri olmayanlar, balkonda güvercin yetiştirmek durumunda olanlar için gayet uygun bir ırktırlar.

RENK ÇEŞİTLERİ

Çorum çıplakları bilinenin aksine fazla renk çeşitliliğine sahip değildirler. Çorum çıplaklarında görülen renk tipleri 4 tanedir. Bunlar sütbeyaz, gökala, siyahala ve çillidir. Bunların haricinde renk tipi bulunmaz. Çorum dışındaki illerimizde ve özellikle de Ankara’da her görülen paçasız güvercininin Çorum çıplağı olarak nitelenmesi gibi bir eğilim vardır. Bu doğru değildir.

1) Sütbeyaz : Kuşun bütün vücut tüyleri beyazdır. Göz renkleri alacalıdır. Bu renk güneşte daha belirgin olarak fark edilir. Diğer renk çeşitlerine göre daha çok rastlanan bu güvercinlerin değeri biraz daha düşüktür. Süt beyazlarda diğer renk çeşitleri gibi fazla bir özellik aranmamakla birlikte fazla iri yapılı olmamasına ve göz kenarlarının beyaz kısmının belirgin olmasına dikkat edilir. Sütbeyazların “düz kafa” (takka ve perçemi bulunmayan) ve “sütbeyaz arka tepe” (takkalı) olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Arka tepeli olan bu renk çeşidine bölgede “sütbeyaz kekili” adı verilmektedir. Bu iki çeşidin haricinde sütbeyaz bulunmaz. Yani takka perçem olanı ya da sadece perçem olanları yoktur.

2) Gökala: Yöresel olarak “govala” ya da “morgovala” adı ile bilinirler. Çorum çıplakları içinde yetiştiricilerin aradığı ayrıntılar açısından en fazla özelliğe sahip olan renk çeşitlerinden biridir. Bu nedenle yetiştirmesi zor ve zahmetlidir. Ancak bir o kadar da değerlidirler. Koyu mavi renkli bu güvercinlerin göz renkleri sarı ya da kırmızı olur. Bu güvercinlerde göz çevresi halkası beyaz ve biraz belirgin, gaga uzun ve çene küçük olmalıdır.

Gökalaların ayaklarının dirsekten aşağı kısmı tüysüz olmak durumundadır. Ayaklar kırmızı ve ince yapılıdır. Dirsekten aşağısında tüy bulunan güvercinlere Çorum’da “inik” adı verilir. İnik tabir edilen kuşların paçalı olan Mardin tipi taklacılarla kırılmalar sonucu gelişmiş olduğu bilinmektedir. Mardin tipi taklacılarla yapılan eşlemeler ile bu ırka daha fazla takla atma özelliği kazandırılmaya çalışılmaktadır. Ancak bu tür eşlemeler ırkın orijinal özelliklerinde bozulmalara neden olduğundan Çorumlu yetiştiriciler tarafından uygun karşılanmamaktadır.

Kanat telekleri beyazdır. Kuyruk kuşun kendi rengindendir. Kanat teleklerinin her iki tarafta eşit sayıda beyaz olması önem verilen bir ayrıntıdır. Kanat teleklerindeki beyaz telekler 7’den az ise gökalalığı az olarak nitelendirilir, 11’den fazla ise kuşun beyazlık damarı fazladır ve kanat dirseklerinde de beyazlıklar verir. Beyazlığı fazla olan gökalalara bölgede “alaşar” denilmektedir. Bazı gökalalarda ise çene altında şerit biçiminde beyazlıklar bulunur. Bu tür kuşlar “gümüş gerdanlı” olarak adlandırılırlar. Gökalaların boyun bölümleri koyu mavi-mor bir tonda olur. Mor tonun bittiği yerde karına doğru normal gri ton başlar, gri tonun bitiminde ise karın altı beyaz olmak durumundadır. Buna “kesme” adı verilir. Karın altının kesme olması gökalaların önemli ve aranılan bir özelliğidir. Kanat üzerlerinde iki sıra şeridi olan bu kuşlarda şeritlerin renginin kestane renginde olması dikkat çekici bir özelliktir. Çorum’da güvercinin kanatları üzerinde bulunan şeritlere “elif” adı verilir. Kuşun eliflerinin kestane rengi olması bu güvercinin orijinal gökala olduğu anlamına gelir. Elifleri siyah olan gökalalara da rastlanmaktadır. Bu tür kuşlar gökalaların beyaz ile eşleştirilmeleri sonucu elde edilmektedirler. Gökalaların arka tepeli olan çeşitleri de bulunmaktadır. Bunlar Çorum’da “kekili govala” alarak adlandırılırlar.

3) Siyahala: Çorum’da “siyah govala” adı ile bilinen bu güvercinlerde hakim olan renk siyahtır. Siyahalaların kanatları üzerinde şerit (elif) bulunmaz. Kanat telekleri gene iki taraftan beyaz olur. Aynı gökaladaki gibi karın altıda kesme şekilde beyazdır. Bu beyazlıklar haricinde kuşun herhangi bir yerinde beyazlık bulunmaması gerekmektedir. Çorum çıplaklarının siyahala renk çeşidi neredeyse kaybolmak üzeredir. Çorumda bu renk kuşlara sahip olanların sayısı yok denecek kadar azalmıştır.

4) Çilli: Alacalı bir renge sahip olan bu güvercinler genel olarak siyahala ile sütbeyazın ya da gökala ile sütbeyazın eşleştirilmeleri sonucu ortaya çıkmaktadırlar. Kafa ve sırt bölgesi ile vücudunun değişik yerlerinde siyahlıklar ya da grilikler bulunan bu güvercinlerin kuyrukları siyah olmaktadır. Bu güvercinlerin nadir olarak sadece takma kuyruk olanları da oluyor. Vücutları beyaz kuyrukları siyah olan bu çeşitleri “karakuyruk” ya da “karakuyruk çilli” gibi adlarla tanımlanıyor. Çilli renk tipinin “düz kafa” (takka ve perçemsiz) olanları ile sadece “çilli arka tepe” denilen çeşitleri olabiliyor.


Trakya :

Bu ırk yalnızca Trakya’da Kırklareli, Tekirdağ ve civarındaki küçük kasabalarda yetiştirilmektedir. Büyük bir olasılıkla Oryantal Roller’ları (makaracıları) ile akraba bir ırk. Vücut yapıları Oryantal Roller’ları andıran orta büyüklükte kuşlardır.

Ancak Oryantallardan farklı olarak bu ırkta 14-18 telekten oluşan kuyruk dik olmayıp genellikle kanatlar kuyruğun üzerinde taşınır. Kanatları kuyruk yanında, birini kuyruk altında ya da ikisini de kuyruk altında taşıyan kuşlara rastlanmaktadır.

Böyle bireyler genelde melez hayvanlardır. Zira son yıllarda Balkan Ülkelerinden bir çok güvercin ırkı ithal edilmiştir. Melezlenme etkisi kısalan gagalardan da belli olmaktadır. Safkan (saf irk) hayvanlarda gaga orta boydadır. Bu irkin yalnızca düz beyaz, siyah, siyah şeritli dumanlı mavi, kırmızı ve nadir olarak sarı ve dumanlı çakmaklı renkleri mevcuttur. Mavilerine küllü, çakmaklılarına;tekir; ve sarılarına ;kanarya adı verilmektedir. Renkli kuşlarda beyaz tüylerin olmaması konusunda yetiştiriciler çok duyarlıdırlar. Gaga rengi tüm tüy renklerinde beyaz olup, ucunda kusun tüy rengine bagli bir leke olur. Mavilerde mor gaga rengine de rastlanılmaktadır. Beyazlar haricinde hepsinde göz rengi açıktır. Beyazlarda sadece siyah gözlülere rastlanır. Orta uzunluktaki bacaklar tüysüzdür. Bu konuda da yetiştiriciler çok duyarlıdırlar. O kadar ki, yuvadaki yavruların ayaklarında geçici çok küçük tüylerin görülmesi (Bu tüyler genellikle yavruluk tüy değişiminde dökülmekte ve yerlerine yenileri gelmemektedir.), diğer özellikleri bakımından ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar damızlıkta kullanılmazlar. Bu ırkta tepeli veya tepesiz kuşlar görülmektedir. Tepe ensenin altından başlamalı, enseyi iyi sarmalı ve iki yanında, aşaği yukarı kulak altında belirgin tepe gülleri görülmelidir. Tek tarafta gül, yarık görünüm, ensede yukarıdan başlayan tepe ve dar tepeli kuşlar damızlıkta kullanılmazlar. Her rengin kendi rengi ile çiftleştirilmesi konusunda yetiştiriciler duyarlı olduklarından renkler arasında belirli bir yapısal farklılık göze çarpar. Bu durum özellikle beyazlar için geçerlidir. Zira renkli kuşlarin aralarında çiftleştirilmelerinden yine düz renkli yavrular elde edilmektedir. Dolayısıyla bu tür çiftleşmeler nispeten tolere edilmektedirler. Ancak çiftlerden birinin beyaz olması durumunda yavrular alaca olmaktadır.

Bu kuşlar çok ürkektirler. O kadarki kümese girdiğinizde sizi sesleriyle karşılarlar ve birini yakalamaya kalktığınızda duvarlara tırmanırlar. Bu ırkın yetiştiricileri iyi uçuş özelliğine sahip güzel kuşlar yetiştirmeyi amaç edinmişlerdir. Ancak son yıllarda dış görünüşe daha fazla ağırlık verildiği için bu güvercinlerin uçuş özellikleri gerilemiştir. Daha öncede andığım gibi, Balkanlardan getirilen ve melezlenen kuşların gösteri kuşları olmaları bu olguyu hızlandırmıştır. Eskiden uçuş özellikleri görünümlerinden önce gelirdi. Uzun, yüksek uçan ve sık sık takla (makara) atmayan ancak kaliteli takla (makara) atan kuşlara değer verilirdi. Eskiden toplu halde yükselen hatlara rastlanılırdı ve bunlar belli bir yükseklikten sonra önce birisi kendisini ip gibi takla atarak aşağıya salar, bunu diğerleri izlerdi. Aynen bir çok örümceğin iplikleri ile kendilerini aşağıya salmasına benzerdi. 10-20 metre döndükten sonra tekrar toparlanırlar ve yükselirlerdi.Bazen yetiştiriciler kuşlarını dönüş için teşvik etmek amacıyla bir gurup (filo) daha salarlardı. Bazen de 40-50 gibi çok sayıda kus salınırdı. Bunlar havada beşer ya da onarlı guruplarda buluşurlar ve bir birlerinden bağımsız olarak farklı yüksekliklerde uçarlardı. Bu ırkın ürkekliğinden başka diğer kötü bir özelliği kuş gösterilmesine reaksiyonlarının az olması hatta tamamen görmezlikten gelmeleri. Dolayısıyla yönetilmeleri biraz zordur. Günümüzde azda olsa halen uçuş özelliklerini hedef edinen kuşçular bulunmaktadır. Öyle ki bu ırk altında halen 3 ile 5 saat arasında, nokta yüksekliğinde uçan ve yükselten dönen (makara) kuşlara rastlanılmaktadır.